Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SEVLEB : Ottoman Turkish

(C.: Sevâlib) Tilki

SEVM : Ottoman Turkish

Satılık bir şeye kıymet takdir etme, paha biçme. * Su-i kasd. Zulüm ve minnete giriftar etmek. Derde sokmak. * Dağlamak. * Başına buyruk olup istediği yere gitmek. * Kuş havada dolaşmak. * Satışa arzetmek. * Satın almak istemek. * Fâide yetiştirmek. * Davarın yabanda gezip otlaması. * İstemek, talep etmek

SEVMELE : Ottoman Turkish

Leğen

SEVR : Ottoman Turkish

Öküz, boğa. * Koz: Boğa burcu. * Dünyaya müekkel melâikeden birisinin ismi. (Bak: Sahretullah)

SEVR : Ottoman Turkish

öküz, boğa burcu

SEVRET : Ottoman Turkish

Kızgınlık, hiddet, öfke. * Hücum. Dövüş. * Hükümdarın şiddet veya kudreti. * Tezlik

SEVS : Ottoman Turkish

Arpaya, buğdaya ve ona benzer hububata bit düşmesi

SEVSEN : Ottoman Turkish

Susam

SEVVA : Ottoman Turkish

Seviyelendiren, düzelten. * Doğruya götüren

SEVVAB : Ottoman Turkish

Elbise satan, elbiseci

SEVVAM : Ottoman Turkish

(Sâmme. C.) Akrep ve yılan gibi zehirli hayvanlar

SEVVİB : Ottoman Turkish

Geri çekmek. * Men'etmek, engel olmak

SEVZAK (SEVZENİK) : Ottoman Turkish

Çakır doğan kuşu

SEVÂBİT : Ottoman Turkish

duranlar, sabit yıldızlar

SEVÂD : Ottoman Turkish

karartı

SEVÂDIÂZAM : Ottoman Turkish

insanların ekseriyeti, büyük çoğunluk

SEY' : Ottoman Turkish

Meme başında olan süt

SEYAHAT : Ottoman Turkish

Yolculuk, gezi

SEYAHAT : Ottoman Turkish

gezme, gezinti

SEYAHATNÂME : Ottoman Turkish

seyahat yazıları

SEYAHİN : Ottoman Turkish

Basra ırmağının adı

SEYB : Ottoman Turkish

(C.: Süyub) Su akmak. * Bahşiş, hediye, atâ. * Medfun mal, gömülü mal

SEYDA : Ottoman Turkish

Efendi, hoca, şeyh, seyyid mânasına talebelerin hocalarına karşı söylediği bir hürmet lâfzıdır

SEYDA : Ottoman Turkish

efendi, hoca, şeyh

SEYEHAN : Ottoman Turkish

Gezi, seyahat. * Gölgenin güneşle birlikte dönmesi