Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SİPARİŞ : Ottoman Turkish

f. Ismarlamak, ısmarlayış

SİPARİŞ : Ottoman Turkish

ısmarlama

SİPAS : Ottoman Turkish

f. Şükretme, dua etme

SİPAS-DÂR : Ottoman Turkish

f. Hamdeden, şükreden

SİPEH : Ottoman Turkish

f. Asker, leşker. * Ordu

SİPEH-BÜD : Ottoman Turkish

f. Başbuğ, başkomutan, başkumandan

SİPEH-KEŞ : Ottoman Turkish

f. Başkumandan, başbuğ

SİPENC : Ottoman Turkish

f. Konaklama yeri, misafirhane, otel. * Dünya. * Misafir

SİPER : Ottoman Turkish

f. Arkasına saklanılacak şey. Koruyan. * Mânia. Sığınak veya set arkası, duvar altı gibi kuytu yerler. * Okun, giderken kabzayı zedelememesi için sol elin üzerine konulan âlet. * Muharebede askerin kurşun ve gülleden korunması için toprak kazılarak açılan ve ön tarafına, çıkan topraklar yığılmak suretiyle vücuda getirilen korunma yerleri. * Kalelerin üstünde ok ve kurşun atmağa mahsus mazgallar yanında duracak askerlerin korunmaları için insan boyunda olan ve uzaktan diş diş görünen arkalıklı duvar parçalarına verilen addır

SİPER : Ottoman Turkish

korunak

SİPER-İ SÂİKA : Ottoman Turkish

Yıldırımdan korunmak için gemilerle, minarelere ve büyük binalara konan âlet. Paratoner.Gemilerde direklerin şapkalarına konulur ve üzerlerine, bir ucu denize kadar sarkıtılmış bakır tel bağlanır. Direkleriyle teknesi ağaç olmayan gemilerde tel yoktur. Telin gördüğü nakil hizmetini geminin demir kısmı yapar. Minarelerle büyük binaların en yüksek noktalarına konularak sarkıtılan bakır tel, toprağa gömülüdür

SİR : Ottoman Turkish

Yarık. Delik. * Balık yahnisi

SİR'ET : Ottoman Turkish

Nefis. * Koyun. * Geyik. * Kadınlar

SİR-AB : Ottoman Turkish

f. Suya kanma. Suya tok olmak. * Sulu. * Körpe, tâze

SİRA' : Ottoman Turkish

Hızla gitmek, acele etmek

SİRAC : Ottoman Turkish

"Işık. Lâmba. Fener. Mum. Kandil. * Şevk veren şey. * Güneş ve ay mânâsına veya Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) ""Nur saçan"" meâlinde verilen bir isimdir.(Hem o Bürhan-ı Hak ve Sirac-ı Hakikat öyle bir din ve şeriat göstermiştir ki, iki cihanın saadetini te'min edecek desatiri câmi'dir. M.)"

SİRAC-ÜN NUR : Ottoman Turkish

Nurun lâmbası. * Risale-i Nur Külliyatından bir mecmuanın adı

SİRAC-ÜS SÜRC : Ottoman Turkish

Lâmbaların lâmbası. En parlak nur. En parlak ışıklı eser

SİRAC-I RÂH-I HİDÂYET : Ottoman Turkish

Hidayet yolunun ışığı

SİRAD : Ottoman Turkish

Gön, sahtiyan

SİRAN : Ottoman Turkish

(Sur. C.) Kaleler, kal'alar, hisarlar

SİRAR : Ottoman Turkish

(C.: Esirre) Sürur, sevinç. * Sırayla konuşmak. * Ay sonu

SİRAYET : Ottoman Turkish

Yayılmak, bulaşmak, geçmek

SİRB : Ottoman Turkish

(C.: Esrâb) Çekirge ve balık yumurtası. * Sığır sürüsü

SİRBAL : Ottoman Turkish

(C.: Serâbil) Gömlek, kamis