Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SINIF : Ottoman Turkish

kısım, bölüm, tabaka

SINIFÎ : Ottoman Turkish

Sınıfla alâkalı, kısıma ait

SIR : Ottoman Turkish

(Bak: Sırr)

SIR : Ottoman Turkish

gizlilik, gizli bilgi, kalbî bir his

SIRAF (SARUF) : Ottoman Turkish

Hayvanın kızmakla erkeğini araması

SIRAM : Ottoman Turkish

Hurma ve yemiş toplayacak vakit. * Toplanmış hurma ve yemiş

SIRAR : Ottoman Turkish

Devenin sütü çok olsun ve yavrusu emmesin diye emziğinin dibine bağladıkları ip

SIRAT : Ottoman Turkish

Etrafı hudutlu ve işlek cadde. Geniş yol

SIRAT KÖPRÜSÜ : Ottoman Turkish

"Cennet'e gidebilmek için herkesin üzerinden geçmeğe mecbur olduğu ve Cehennem üzerine kurulmuş olan köprü.(İ'lem Eyyühel Aziz! İnkılâblar neticesinde, her iki taraf arasında geniş geniş dereler husule geliyor. O dereler üstünde her iki âlemle münasebettar köprüler lâzımdır ki, her iki âlem arasında gidiş geliş olsun. Lâkin o köprülerin inkılâbat cinslerine göre şekilleri, mâhiyyetleri mütebayin; isimleri mütenevvi olur. Meselâ uyku âlemi, yakaza ile âlem-i misal arasında bir köprüdür. Berzah, dünya ile âhiret arasında ayrı bir köprüdür. Ve misal, âlem-i cismani ile âlem-i ruhanî arasında bir köprüdür. Bahar, kış ile yaz arasında ayrı bir nevi köprüdür. Kıyamette ise, inkılâb bir değildir. Pek çok ve büyük inkılâblar olacağından, köprüsü de pek garib, acib olması lâzım gelir. M.N.)"

SIRAT-I MÜSTAKİM : Ottoman Turkish

"En doğru yol, İslâmiyet yolu. Hak yolu. Allah'ın râzı olduğu en doğru yol. Peygamberlerin, evliya ve sâlihlerin, sıddıkinlerin gittikleri meslek.(Sırat-ı müstakim, şecâat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hasıl olan adl ve adâlete işârettir. Şöyle ki: Tegayyür, inkılâb ve felâketlere ma'ruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdâs edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi: Menfaatleri cezb ve celb için kuvve-i şeheviye-i behimiye. İkincisi: Zararlı şeyleri def' için kuvve-i sebuiyye-i gadabiyye. Üçüncüsü: Nef' ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir.Lâkin insandaki bu kuvvetlere şeriatça bir had ve bir nihayet tayin edilmiş ise de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan bu kuvvetlerin her birisi, tefrit, vasat, ifrat nâmiyle üç mertebeye ayrılırlar. Meselâ: Kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi, humuddur ki, ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi, fücurdur ki; nâmusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki, helâline şehveti var, harama yoktur.İhtar: Kuvve-i şeheviyenin; yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi füruatında da bu üç mertebe mevcuttur.Ve keza kuvve-i gadabiyyenin tefrit mertebesi, cebanettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi, tehevvürdür ki, ne maddî ve ne manevî hiç bir şeyden korkmaz. Bütün istibdatlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattır ki, hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz.Ve keza kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi, gabavettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi, cerbezedir ki, hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya mâlik olur. Vasat mertebesi ise; hikmettir ki, hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, ictinab eder...Hülâsa
Şu dokuz mertebenin altısı zulümdür, üçü adl ve adalettir. Sırat-ı müstakimden murad, şu üç mertebedir. İ.İ.)"

SIRATIMÜSTAKİM : Ottoman Turkish

en doğru yol, islâm yolu

SIRAVARİ : Ottoman Turkish

f. Sıralı halde, sıra gibi

SIRAVÂRÎ : Ottoman Turkish

sıralı gibi

SIRDAŞ : Ottoman Turkish

(Bak: Sırrdaş)

SIRF : Ottoman Turkish

yalnız

SIRF(E) : Ottoman Turkish

Sadece, yalnızca. * Sâfi ve hâlis şey. Karışık olmayan

SIRHAK : Ottoman Turkish

Çağırmak

SIRKATİBİ : Ottoman Turkish

Eskiden hükümdarların yanlarında bulundurdukları hususi kâtib

SIRM : Ottoman Turkish

(C.: Esrâm-Esârım) Ağaçtan yemiş düşürmek. * Ekin biçmek. * Cem'olmuş beytler

SIRME : Ottoman Turkish

(C.: Sırm) Bulut parçası. * Deve ve koyun sürüsü

SIRP : Ottoman Turkish

Yugoslavya'da yaşayan bir kavim adı. Veya o kavimden birisi

SIRR : Ottoman Turkish

Şiddetli ateş veya soğuk

SIRR-I EHADİYET : Ottoman Turkish

Ehadiyetin sırrı, mânası, kuvvet ve te'siri

SIRR-I TEKLİF : Ottoman Turkish

İnsanların dünyaya gelip, Allah (C.C.) tarafından vazifelendirilmelerinin hikmeti. Dünyaya gelip vazife sahibi olmanın sırrı. (Bak: Teklif)

SIRRAN : Ottoman Turkish

Gizli olarak, gizlice