Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TA'KİBEN : Ottoman Turkish

Takip ederek, takip suretiyle

TA'KİBÂT : Ottoman Turkish

Suç işleyene karşı harekete geçmek ve suçluluk derecesini araştırmak

TA'KİD : Ottoman Turkish

Edb: İbareyi veya cümleyi anlaşılmaz şekle koyma. * Düğümlenme, düğümleme

TA'KİF : Ottoman Turkish

Eğriltmek

TA'KİL : Ottoman Turkish

Devenin ayağına ip takıp bağlamak

TA'KİM : Ottoman Turkish

(Akm. dan) Kısırlaştırma. Neticesiz bırakma

TA'KİR : Ottoman Turkish

Bir uzvu, organı yararak sinirleri kesme

TA'ZİR-İ EVSAT : Ottoman Turkish

İçtimai mevkileri orta hâlde bulunan kimseler hakkındaki ta'zirdir ki, hem mahkemeye bilcelb ilâm suretiyle, hem de hapis suretiyle yapılabilir

TA'ZİR-İ EŞRAF : Ottoman Turkish

Ümera, yüksek tüccar, köy a'yanı gibi şerefli kimseler hakkındaki ta'zirdi ki, ya bilvasıta ilâm suretiyle veya mahkemeye celbedilerek bilmuvacehe ihtar suretiyle yapılır

TA'ZİR-İ TE'DİB : Ottoman Turkish

Âkıl bâliğ olduğu halde henüz mükellefiyet çağında bulunmayan bir çocuğun yaptığı bir suçtan dolayı hakkında te'dib ve ta'zib maksadıyla yapılan ta'zirdir

TA'ZİR-İ UKUBET : Ottoman Turkish

"Mükellef bir şahıs tarafından irtikâb olunup da şer'an muayyen bir cezası bulunmayan bir suçtan dolayı ukubeten yapılan ta'zirdir. Mücrimin bu hususta müslim ile gayr-i müslim; hür ile âbid; erkek ile kadın olması müsavidir."

TA'ZİRAT : Ottoman Turkish

(Ta'zir. C.) Azarlamalar, ta'zirler, tekdirler

TA'ZİYANE : Ottoman Turkish

f. Ta'ziye eder surette. Ta'ziye ederek

TA'ZİYE : Ottoman Turkish

"Yeni ölen birisinin yakınlarının acısını paylaşır söz söylemek, teselli etmek. Baş sağlığı dilemek. ""Allah sabr-ı cemil ihsan etsin"" diye söylemek."

TA'ZİZ : Ottoman Turkish

Bir adamı aziz kılmak. Hürmet ve muhabbetle sevmek

TA'ŞİR : Ottoman Turkish

(C.: Ta'şirât) (Öşr. den) Öşürünü alma. Onda birini alma. * Ona bölme

TA'ŞİYE : Ottoman Turkish

Akşam yemeğini yemek

TA'ŞİŞ : Ottoman Turkish

Hurmanın yaprağının az olması. * Kuşun yuva yapması

TA-BE : Ottoman Turkish

"f. ""... e kadar"" mânasına gelir ve kelimelerin başlarına eklenir."

TAA : Ottoman Turkish

Muti olmak. İtaat etmek

TAAB : Ottoman Turkish

Yorgunluk. Sıkıntı. Zahmet. Bezginlik. Eziyet

TAAB-ÂVER : Ottoman Turkish

f. Yorgunluk veren

TAAB-I DİMAĞÎ : Ottoman Turkish

Zihnî yorgunluk. Dimağın yorgunluğu

TAABBÜD : Ottoman Turkish

İbadet etmek. Kulluk etmek.(Ey insan! Kur'ânın desâtirindendir ki, Cenab-ı Hakk'ın mâsivâsından hiçbir şeyi ona taabbüd edecek bir derecede kendinden büyük zannetme. Hem sen kendini hiç bir şeyden tekebbür edecek derecede büyük tutma. Çünkü mahlukat, ma'budiyetten uzaklık noktasında müsâvi oldukları gibi, mahlukiyet nisbetinde de birdirler. L.)

TAABBÜD : Ottoman Turkish

ibadet etmek