Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TABİAT : Ottoman Turkish

yaradılıştan gelen temel özellik, yaradılış, huy, ilâhî kanunlar

TABİAT-I MA'SİYET : Ottoman Turkish

f. İsyan etmek, günah işlemek ahlâkında ve huyunda olmak

TABİATPEREST : Ottoman Turkish

f. Her şeyin kendi kendine olduğunu veya tabiatın meydana getirdiğini kabul eden. Allah'tan (C.C.) gaflet edip, kâinatın tesadüfen olduğunu zu'meden

TABİATPEREST : Ottoman Turkish

tabiatı yaratıcı zanneden kimse

TABİATI TAKLİD : Ottoman Turkish

Tabiatta cari olan kanunları kelâmda da kendine göre tatbik etme

TABİB : Ottoman Turkish

(C.: Tabibân-Etibbâ) Doktor, hekim

TABİB : Ottoman Turkish

doktor, hekim

TABİBÂN : Ottoman Turkish

(Tabib. C.) Doktorlar, tabibler, hekimler

TABİH : Ottoman Turkish

(Tabh. dan) Pişiren, aşçı

TABİHA : Ottoman Turkish

Öğle sıcağı

TABİİYET : Ottoman Turkish

uyma

TABİİYYET : Ottoman Turkish

Tabi'lik. Tâbi olma. Bir kimseye mensub bulunma. Bir devletin teb'asından olma

TABİİYYUN : Ottoman Turkish

"Tabiatçılar. Naturalistler. ""Her şeyi tabiat yapıyor"" diyen, maddeye dalmış, Allah'tan (C.C.) mânen uzaklaşmış kişiler."

TABİİYYUN : Ottoman Turkish

Allahın kanunu ve sanatı olan tabiatı ilâh sananlar

TABİL : Ottoman Turkish

(C.: Tevâbil) Yemeklere katılan biber, nane, tarçın gibi şeyler. * Çömlek içinde pişen nesne

TABİSTAN : Ottoman Turkish

f. Yaz mevsimi

TABİÎ : Ottoman Turkish

"Tabiat icabı olan. Tabiatla alâkalı. Normal. Kendiliğinden.(...İşte meşiet-i İlâhiyye ile vücuda gelen işlerde ""inşâallah inşâallah"" yerine ""Tabiî tabiî"" demek ne kadar hata ve muhalif-i hakikat olduğunu kıyas et... M.)"

TABİÎ : Ottoman Turkish

tabiatla ilgili, kendiliğinden

TABİÎN : Ottoman Turkish

sahabeleri görenler

TABİÛN : Ottoman Turkish

(Tâbiîn) (Tâbiî. C.) (Bak: Tabiî)

TABİŞ : Ottoman Turkish

f. Parlayış, parıldayış

TABİŞ-GEH : Ottoman Turkish

f. Parıltı yeri

TABL : Ottoman Turkish

Davul. * Kulak zarı

TABL-BAZ : Ottoman Turkish

f. Davulcu

TABL-HANE : Ottoman Turkish

f. Büyük davul