Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KEHR (KÜHRÜRE) : Ottoman Turkish

Yüz pörtürmek. * Men'etmek, engel olmak

KEHREBA : Ottoman Turkish

Bir şeffaf zamk ismi

KEHRİBAR : Ottoman Turkish

Cevher saçan. * Güzel sözler söyleyen

KEHRİBAR : Ottoman Turkish

çekme özelliği olan bir madde

KEHRÜBA : Ottoman Turkish

"f. Saman kapan. * Bir yere hızlıca sürüldüğü zaman, hafif şeyleri kendine çeken bergâmi taş. (Türkçede tahrif edilerek ""Kehribâr"" denilir.)"

KEHRÜBAÎ : Ottoman Turkish

Kehribar gibi, cezbedici, elektrikli olan

KEHRÜBÂ : Ottoman Turkish

kehribar

KEHS : Ottoman Turkish

Bir şeyi eliyle almak

KEHULET : Ottoman Turkish

(Bak: Kühulet)

KEHVARE : Ottoman Turkish

f. Beşik

KEHÂNET : Ottoman Turkish

gelecekten haber verme

KEHÂNETFURÛŞ : Ottoman Turkish

geleceği bilirim diyen sahtekâr

KEİB : Ottoman Turkish

Mahzun, hüzünlü, münkesir ve kötü halli olan kişi. (Müe: Keibe)

KEJ : Ottoman Turkish

f. Çarpık, eğri. Kumral. Tüylü keçi

KEJDÜM : Ottoman Turkish

f. Akrep

KEJDÜMÎ : Ottoman Turkish

f. Akrep gibi, akreple ilgili

KEJÇEŞM : Ottoman Turkish

f. Şaşı, eğri bakışlı

KEKEME : Ottoman Turkish

t. Harfleri serbest söyliyemeyip tekrarlayan. Dilinde tutukluk olan

KEKRE : Ottoman Turkish

t. Ekşi, acımtırak

KELA : Ottoman Turkish

Yeşil ot

KELAB : Ottoman Turkish

Tıb: Kudurma. Kuduz hastalığı

KELACU : Ottoman Turkish

f. Kadeh

KELAET : Ottoman Turkish

(Bak: Kilaet)

KELAH : Ottoman Turkish

Kıtlık olan yıl, kıtlık yılı

KELAN : Ottoman Turkish

f. İri, cüsseli, büyük. Heybetli.* Geniş, enli. * Baş