Ottoman Turkish
KEMER : Ottoman Turkish
f. Yay gibi eğik olan yapı. * Bele bağlanan kuşak. * İç çamaşırın bele rastlayan kısmı
KEMER : Ottoman Turkish
kavisli yapı, kuşak
KEMERBEND : Ottoman Turkish
f. Kemer bağı. * Kemeri takılmış. Belinde kemer olan. * Mc: Derviş
KEMERBESTE : Ottoman Turkish
f. Kuşak bağlamış, hazır olmuş. Hazır olup emri bekler hâlde olan
KEMERBESTE : Ottoman Turkish
kuşak bağlamış, hazırlanmış
KEMERBESTE-İ UBUDİYET : Ottoman Turkish
Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkıp, kollarını önden bağlar şekilde, emre hazır vaziyette bekleyip, kulluğunu ifâde ve ilân etmek. (Namazdaki gibi)
KEMERDECE : Ottoman Turkish
Yab yab yürümek
KEMERGÂH : Ottoman Turkish
f. Kemer takılan yer. Bel
KEMGÛ : Ottoman Turkish
f. Az konuşan. Az söyleyen
KEMH : Ottoman Turkish
Gözsüzlük
KEMHA : Ottoman Turkish
f. Bir cins ipek kumaş
KEMİ' : Ottoman Turkish
Bir yerde ve bir döşekte beraber yatan kişi. * Düz yer
KEMİN : Ottoman Turkish
f. Pek küçük, çok ufak. Çok az
KEMİNE : Ottoman Turkish
Hakir. Aşağı. Dûn. Âciz. Noksan. Eksik
KEMİNGÂH : Ottoman Turkish
f. Pusu yeri. Tuzak kurulan yer
KEMİNGÜŞA : Ottoman Turkish
Pusu kuran. Tuzak kuran
KEMİNSAZ : Ottoman Turkish
f. Pusu tutmuş olan. Tuzak kurmuş olan
KEMİYET : Ottoman Turkish
(Bak: Kemmiyet)
KEMİYET : Ottoman Turkish
nicelik
KEMİYETEN : Ottoman Turkish
nicelik bakımından
KEMİYY : Ottoman Turkish
Bahadır kişi. * Kahraman, şucâ
KEMİŞ : Ottoman Turkish
Tez yürüyüşlü at. * Zekeri küçük at. * Memesi küçük koyun
KEMİŞE : Ottoman Turkish
Küçük emzikli deve
KEMKADR : Ottoman Turkish
f. İtibar ve kıymeti düşük. Adi, bayağı
KEMKAİM : Ottoman Turkish
f. Anlayışsız. İdrakten âciz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani