Ottoman Turkish
KEMZEDE : Ottoman Turkish
f. Tâlihsiz, şanssız, bahtsız
KEMZEN : Ottoman Turkish
f. Tâlihsiz, şanssız
KEMÂ : Ottoman Turkish
"(Ke ile Mâ edatlarından mürekkebdir) ""Gibi"" mânâsına gelir."
KEMÂ BİŞ : Ottoman Turkish
f. Aşağı yukarı. Takriben
KEMÂ Fİ-L-EVVEL : Ottoman Turkish
Evvelki gibi
KEMÂ Fİ-S-SÂBIK : Ottoman Turkish
Eskisi gibi
KEMÂ HİYE : Ottoman Turkish
(Kemâ hüve) Onun gibi, nitekim, olduğu gibi
KEMÂ HİYE HAKKUHÂ : Ottoman Turkish
Gereği gibi
KEMÂ HÜVE-L-MUTAD : Ottoman Turkish
Mutad olduğu ve alışıldığı üzere
KEMÂ KÂNE : Ottoman Turkish
Eskiden olduğu gibi, eski tarzda
KEMÂ KÂNE Fİ-S-SÂBIK : Ottoman Turkish
Eskisi gibi, eskisindeki gibi
KEMÂ-HÜVE : Ottoman Turkish
(Bak: Kemâ hiye)
KEMÂL : Ottoman Turkish
olgunluk, erginlik, tamlık
KEMÂLÂT : Ottoman Turkish
kemâller, olgunluklar
KEMÂLÎ : Ottoman Turkish
kemâlle ilgili
KEMÎ : Ottoman Turkish
(C.: Kümât) Yiğit, kahraman, bahadır. Savaşçı, cengâver
KEMŞ : Ottoman Turkish
Kesmek
KEN : Ottoman Turkish
"f. ""Kazan, kazıcı, koparan, yıkan, söken."" anlamlarına gelir ve kelimelere katılır. Meselâ: (Kuh-ken: Dağ deviren, tünel açan) gibi."
KEN' : Ottoman Turkish
(C.: Kün'ân) Tilki eniği. * Cem'etmek, toplamak. * Yakın olmak. * Mülâyemet. * Alçaklık yapmak. * Firar, kaçmak
KEN'AD : Ottoman Turkish
(C.: Kenâıd) Balık kılçığı
KEN'AN : Ottoman Turkish
Filistin. Hz. Yâkub'un (A.S.) memleketi
KEN'AT : Ottoman Turkish
Bir balık cinsi
KENA' : Ottoman Turkish
Parmakların sinirleri çekilip yumulmak
KENAİN : Ottoman Turkish
(Kinâne. C.) Ok kılıfları, okluklar, sadaklar
KENAİS : Ottoman Turkish
Keniseler, kiliseler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani