Ottoman Turkish
SERDENGEÇTİ : Ottoman Turkish
"Tar: Akıncılardan düşman ordusu içine dalmak veya muhasara altına alınan bir kaleye girmek için fedai yazılan kimseler. Bunlara ellerinde kınlarından sıyrılmış kılıçlarla bu tehlikeli işlere atıldıkları için ""dalkılıç"" da denilirdi. Düşman ordusuna dalacak veya kaleye girecek olanların dönmelerinden ziyade ölmeleri ihtimâli olduğu için bu adı almışlardı. (O.T.D.S.)"
SERDENGEÇTİ : Ottoman Turkish
fedakâr, kahraman
SERDETMEK : Ottoman Turkish
Tertipli ve güzel bir şekilde konuşmak
SERDÂR : Ottoman Turkish
komutan
SERDÎ : Ottoman Turkish
f. Soğukluk, bürudet. * Kabalık, sertlik, hoyratlık
SERDÎ-İ HEVÂ : Ottoman Turkish
Havanın sertliği
SERDÎ-İ TABİAT : Ottoman Turkish
Tabiat ve huy sertliği
SERDÜMEN : Ottoman Turkish
Gemilerde baş dümenci, dümen kullanmakla vazifeli tayfa. Eskiden harp gemilerinde çavuştan yüksek bir rütbe
SERE : Ottoman Turkish
Suyun çok olması. * Devenin meme deliğinin geniş olması
SEREB : Ottoman Turkish
(C.: Esrâb) Yer altında olan ev. * Kırbadan akan su. * Ot
SERED : Ottoman Turkish
Dudağın yarılması
SEREF : Ottoman Turkish
Boş yere ve lüzumsuz harcamak, israf etmek. * Hatâ etmek. * Âdet, haslet iyi huy
SEREFRÂZ : Ottoman Turkish
aşı dik, üstün
SEREKA : Ottoman Turkish
İpeğin gayet iyisi. * Beyaz ipek. * (Sârik. C.) Hırsızlar
SEREM : Ottoman Turkish
Dişin, ağızda kökünden kırılması
SERENCAM : Ottoman Turkish
f. Başa gelen, baştan geçen ibretli hadise. * Bir işin sonu. * Vak'a
SERENCÂM : Ottoman Turkish
aşa gelen olaylar
SERENDİB : Ottoman Turkish
Seylan adası
SERENDÎ : Ottoman Turkish
Katı, şiddetli, şedid. (Müe: Serendât)
SERER : Ottoman Turkish
(C.: Esirre) Ayın son gecesi. * Ebenin doğan çocuğun göbeğinden kestiği parça. * Mantar üstünde olan kabuk, balçık, toprak (Bu mânâya C.: Esrâr ve C: Esârir)
SERES : Ottoman Turkish
Zayıf endamlı
SERETAN : Ottoman Turkish
Tıb: Kanser hastalığı. * Yutmak. * Yengeç. * Cevza Burcu ile Esed Burcu arasındaki burcun ismi. (Rumi 9 Haziran'da başlar)
SERETAN : Ottoman Turkish
kangren, kanser hastalığı
SEREYAN : Ottoman Turkish
Yayılma, dağılma. * Geçme, sirayet
SEREYAN-I SERİA : Ottoman Turkish
Sür'atle yayılan, çabuk neşrolan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani