Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

YAĞIŞYAZAR : Turkish English

n. pluviograph

YAĞIŞÖLÇER : Turkish English

n. pluviometer, rain gauge

YAŞ : Turkish English

adj. dank, humid, wet

YAŞ : Turkish English

n. age, year; winter

YAŞ : Turkish English

adj. sappy

YAŞ DÖNÜMÜ : Turkish English

n. change of life, climacteric

YAŞ DÖNÜMÜYLE İLGİLİ : Turkish English

adj. climacteric

YAŞ FARKI : Turkish English

n. disparity in age

YAŞ GRUBU : Turkish English

n. age-group

YAŞ GÜNÜ : Turkish English

n. birthday

YAŞ HADDİNDEN EMEKLİ ETMEK : Turkish English

v. superannuate

YAŞ MAZI : Turkish English

n. oak apple

YAŞ SINIRI : Turkish English

n. age limit

YAŞA : Turkish English

interj. hurrah, hurray, hooray, long live, viva, cheers, huzza, whoopee

YAŞAM : Turkish English

n. experience, life, lifetime, living, vita

YAŞAM BAHARINDA : Turkish English

adv. in the prime of life

YAŞAM BİÇİMİ : Turkish English

n. habit

YAŞAM BOYU : Turkish English

adv. during good behavior, for life

YAŞAM BOYU GELİR : Turkish English

n. life annuity

YAŞAM İLE ÖLÜM ARASINDAKİ ÇİZGİ : Turkish English

n. divide

YAŞAM KALİTESİ : Turkish English

n. quality of life

YAŞAM KARGAŞASI : Turkish English

n. mortal coil

YAŞAM KAYNAĞI : Turkish English

n. heart's blood, lifeblood

YAŞAM KOŞULLARI : Turkish English

n. living conditions

YAŞAM SAVAŞI VERMEK : Turkish English

v. scramble for a living