Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SERER : Turkish Risale

(C.: Esirre) Ayın son gecesi. * Ebenin doğan çocuğun göbeğinden kestiği parça. * Mantar üstünde olan kabuk, balçık, toprak (Bu mânâya C.: Esrâr ve C: Esârir)

SERES : Turkish Risale

Zayıf endamlı

SERETAN : Turkish Risale

Tıb: Kanser hastalığı. * Yutmak. * Yengeç. * Cevza Burcu ile Esed Burcu arasındaki burcun ismi. (Rumi 9 Haziran'da başlar)

SEREYAN : Turkish Risale

Yayılma, dağılma. * Geçme, sirayet

SEREYAN-I SERİA : Turkish Risale

Sür'atle yayılan, çabuk neşrolan

SERF : Turkish Risale

Yemek yemek

SERFÜRU : Turkish Risale

f. Baş eğme. Söz dinleme. İtaat, inkıyad. * Mütezellil olan

SERFÜRU-BÜRDE : Turkish Risale

f. Baş eğmiş. * Düşünceye dalmış

SERFİRAZ : Turkish Risale

f. Başını yukarı kaldıran, yükselten. Benzerlerinden üstün olan

SERFİRAZÎ : Turkish Risale

f. Serfirazlık

SERGERDAN : Turkish Risale

f. Başı dönmüş, şaşkın. Hayran

SERGERDE : Turkish Risale

f. Kötü işlerde elebaşı olan. * Başı bozuk. * Reis

SERGERM : Turkish Risale

f. Kızgın, öfkeli. Kafası kızmış. * Neşeli. Sarhoş. Mest

SERGEŞTE : Turkish Risale

f. Sersem. Başı dönmüş. Avâre ve mütehayyir olan. Hayrette kalmış

SERGÜZEŞT : Turkish Risale

f. Macera, baştan geçen hâller

SERGİN : Turkish Risale

f. Gübre, fışkı

SERH : Turkish Risale

Kıl taramak. * Halâs etmek, kurtarmak. * Uzun, büyük ağaç. * Güdülen davar ve sığır sürüsü. * Otlak, mera. * İrsal etmek

SERHAD : Turkish Risale

Hudut başı. İki devlet toprağının birleştiği sınır

SERHADLÛ : Turkish Risale

Hudut boylarını bekleyen, hudutlardaki kalelerde vazife gören askerler

SERHAN : Turkish Risale

Canavar. Kurt

SERHAS : Turkish Risale

Sivri uçlu bitki

SERHAYL : Turkish Risale

f. Kervan veya kafile başı. * Baş, başkan

SERHED : Turkish Risale

Hörgüç yağı. * Semiz, yağlı, besili

SERIK : Turkish Risale

Hırsızlık

SERKAT : Turkish Risale

(Bak: Sirkat)