Turkish Risale
HABT : Turkish Risale
Yanlış hareket. * Maktulün kanının heder olması. * Bozma, ibtâl etme, muteberliğini kaybettirme. * Bir bahis veya münazarada karşısındakinin hatasını isbat ile onu ilzam edip susturma
HABT U HATA : Turkish Risale
Düzensizlik, yanlış, hata
HABT-İ A'MÂL : Turkish Risale
İrtidad eden, yâni dinden çıkan bir kimsenin, dindar iken yapmış olduğu ibadetlerinin ibtâl olup sevapsız kalması.HABTER
Kısa boylu
HABUL : Turkish Risale
Hurma ağacına çıkarken kullanılan urgan
HABUS : Turkish Risale
Galip kimse
HABY : Turkish Risale
(C.: Hıbâyâ) Örtmek. * Gizli olan
HABZ : Turkish Risale
Ekmek pişirmek. * Ekmek vermek. * Sözü birbiri ardınca söyleyip yürümek. * Devenin ayağını yere vurması
HABÎDE : Turkish Risale
(C.: Hâbidegân) f. Uyuya kalmış, uykuya dalmış, uyumuş
HABÎE : Turkish Risale
Görülmemiş, daha henüz keşfedilmemiş. * Göze görülmeyen şey. * Kesilmiş, parça parça olmuş
HABÎKE : Turkish Risale
(C.: Habâik) Kehkeşan, samanyolu. * Çizgi. * (C.: Hubük) Dikkat ve itina ile, sağlam ve san'atlı dokunmuş, yol yol hâreli güzel kumaş
HABÎL : Turkish Risale
Yiğit, bahadır, genç, delikanlı. * Tuzak, ağ
HABÎN : Turkish Risale
Zakkum ağacı
HABÎS : Turkish Risale
(Hubs. dan) Fesadcı. Hilekâr. Alçak tabiatlı. Kötü. Pis
HABÎT : Turkish Risale
Fâsid, yaramaz, bozuk
HABİ : Turkish Risale
Sürünüp emekleyen ufak çocuk
HABİB : Turkish Risale
(Hubb. dan) Sevilen. Sevgili. Seven. Dost
HABİB-ULLAH : Turkish Risale
(Habib-i Hudâ) Allah'ın sevgilisi. Hz. Muhammed (A.S.M.) (Eğer Allah'a muhabbetiniz varsa Habibullah'a ittiba edilecek. İttiba edilmezse netice veriyor ki; Allah'a muhabbetiniz yoktur. Muhabbetullah varsa netice verir ki; Habibullah'ın sünnet-i seniyesine ittibaı intac eder. L.)(Sâni-i Âlem'in; âsârın şehadetiyle nihayetsiz cemâl ve kemâli vardır. Cemâl, hem kemâl, ikisi de mahbub-u lizâtihidirler. Yâni bizzat sevilirler. Öyle ise, o cemâl ve kemâl sahibinin cemâl ve kemâline nihayetsiz bir muhabbeti vardır. O nihayetsiz muhabbeti, masnuatında çok tarzlarda tezahür ediyor. Masnuatını sever, çünki, masnuatının içinde cemâlini, kemâlini görür. Masnuat içinde en sevimli ve en âlî, zihayattır. Zihayatlar içinde en sevimli ve âli, zişuurdur. Ve zişuurun içinde câmiiyet itibariyle en sevimli, insanlar içinde bulunur. İnsanlar içinde istidadı tamamiyle inkişaf eden, bütün masnuatta münteşir ve mütecelli, kemâlâtın nümunelerini gösteren fert, en sevimlidir... İşte: Sâni-i Mevcudat, bütün mevcudatta intişar eden tecelli-i muhabbetin bütün envaını; bir noktada, bir âyinede görmek ve bütün enva-ı cemâlini, Ehadiyyet sırriyle göstermek için şecere-i hilkatten bir meyve-i münevver derecesinde ve kalbi, o şecerenin hakaik-ı esasiyyesini istiab edecek bir çekirdek hükmünde olan bir zâtı, o mebde'-i evvel olan çekirdekten tâ münteha olan meyveye kadar bir hayt-ı ittisal hükmünde olan bir Mi'rac ile, o ferdin, kâinat nâmına mahbubiyyetini göstermek ve huzuruna celbetmek ve rü'yet-i cemâline müşerref etmek ve ondaki hâlet-i kudsiyyeyi başkasına sirayet ettirmek için kelâmiyle taltif edip, fermaniyle tavzif etmektir... S.)
HABİB-ÜL BEKKÂÎN : Turkish Risale
Ağlayanların sevgilisi. Ağlayanların habibi
HABİH : Turkish Risale
Ağaçla vurmak. * Bölmek
HABİL : Turkish Risale
İlk insan Hz. Adem'in (A.S.) oğullarından birinin ismi
HABİLE : Turkish Risale
Gebe, hâmile, yüklü
HABİR : Turkish Risale
Haberli. Haberdar. Agâh. Âlim. Arif-i billâh. * Herşeyi bilen Allah (C.C.)
HABİRÂNE : Turkish Risale
f. Bilgili ve haberdar olana yakışır şekilde
HABİS : Turkish Risale
Hapseden. Tutan. Hapishâneye atan
HABİS(A) : Turkish Risale
Un helvası
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani