Turkish Risale
HAKİKAT-BÎN : Turkish Risale
f. Hakikatı gören, hakikatı anlayan. Hakikatşinas. Hakikata inanan
HAKİKAT-GU : Turkish Risale
f. Doğru sözlü. Doğru konuşan
HAKİKAT-I HÂRİCİYE : Turkish Risale
Hayat gibi âlem-i şehadete gelmiş varlık
HAKİKAT-I SÂBİTE : Turkish Risale
f. Sâbit, değişmez hakikat
HAKİKAT-PEREST : Turkish Risale
f. Hakkı ve hakikatı seven, hakikata inanan. Dürüst, hakikat âşığı
HAKİKAT-ŞİNAS : Turkish Risale
f. Hakikatı doğru tanıyan, bilen. Hakikata imân eden
HAKİKAT-ŞİNASÂNE : Turkish Risale
f. Gerçeği, hakikatı tanıyana yakışacak surette
HAKİKATEN : Turkish Risale
Doğrusu, gerçekten, hakikat olarak
HAKİKÎ : Turkish Risale
Gerçek. Hakikate mensub. Sâhici, doğru
HAKİM EBU ABDULLAH : Turkish Risale
Muhammed bin Abdullah ibn-i Beyyi' (Hi:
405) Sâmâniye Devleti Nişabur Kadılığında bulunmuş büyük muhaddislerden, Şafiî fakihlerinden, asrının en büyük din âlimi diye bilinen bir zattır. Bir çok eser te'lif etmiştir. Başlıcaları: El Müstedrek Ale-s Sahihayn, Kitab-ül İlel, El-İklil, El-Emali, Teracüm-üş Şüyuh, El Medhal ilâ İlm-is Sahih, Fazâil-ül İmam-üş Şafiî, Tarih-i Ulemâ-i Nişabur, Marifet-ül Hadis ünvanlarındadır
HAKİR : Turkish Risale
Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz
HAKİRÂNE : Turkish Risale
f. Hakircesine. Hakir bir kimseye yakışacak tarz ve şekilde
HAKİSTER : Turkish Risale
f. Kül, ateş külü
HAKİYAN : Turkish Risale
(Hâki. C.) İnsanlar, nev'-i beşer, dünya halkı
HAL : Turkish Risale
Küçük Hindistan cevizi
HAL' : Turkish Risale
Kaldırma. Kal' etme. * Hükümdarı tahttan indirmek. Azletmek. * Mansıb ve mesnetten ihraç etmek. * Elbise gibi şeyleri soymak. * Bir şeyi izâle edip ayırmak ve terketmek. * Karısını boşamak. Evlâdını evlâdlıktan reddetmek
HAL' (HULÂE) : Turkish Risale
Debbâğların dibâgat ettikleri derinin kazıntısı. * Vurmak. * Men etmek, engel olmak. * Hediye vermek, atâ etmek. * Cima etmek
HAL' EDİLME : Turkish Risale
Hükümdarın tahttan indirilmesi. * Boşanmış olmak. * Kovulmuş olmak
HAL-AŞİNA : Turkish Risale
f. Hâl ve durumdan anlayan
HAL-DAR : Turkish Risale
f. Benli, benekli
HALA : Turkish Risale
(C.: Hâlât) Babanın kız kardeşi, hala. Arapçada: Ananın kızkardeşi. Teyze
HALA' : Turkish Risale
Koparmak. * Pişmiş et
HALA'LA' : Turkish Risale
Erkek sırtlan
HALAB : Turkish Risale
f. Çamur, bataklık. Bataklık arâzi
HALACA : Turkish Risale
f. Ayak yolu, abdesthane
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani