Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
MEBZUL, -LÜ : Turkish Turkish

ol, çok

MEBZULİYET, -Tİ : Turkish Turkish

olluk

MEÇ : Turkish Turkish

saçın küçük tutamlarının değişik renklerde boyanması

MEÇ, -Çİ : Turkish Turkish

süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya yarayan, düz ve ensiz kılıç

MECAL KALMAMAK : Turkish Turkish

güç kalmamak, güçsüzleşmek

MECAL, -Lİ : Turkish Turkish

güç, dinçlik, °derman, °takat

MECAL, -Lİ : Turkish Turkish

fırsat, imkân

MECALSİZ : Turkish Turkish

güçsüz, bitkin, °dermansız, "takatsız

MECALSİZ DÜŞMEK : Turkish Turkish

güçsüzleşmek, takatı kalmamak

MECALSİZLİK : Turkish Turkish

güçsüzlük, bitkinlik, dermansızlık, takatsızlık

MECAZ : Turkish Turkish

ir sözcüğün, söz öbeğinin etkili, çarpıcı olmak amacıyla karşıladığı kavram dışında yepyeni bir kavramı karşılayacak biçimde kullanılması, değişmece

MECAZEN : Turkish Turkish

mecaz yoluyla mecaz olarak

MECAZİ : Turkish Turkish

mecazla ilgili, mecaz niteliğinde olan

MECAZI MÜRSEL : Turkish Turkish

ir sözü benzetme amacı gütmeden gerçek anlamı dışında kullanma

MECAZLI : Turkish Turkish

gerçek anlamından saptırılarak benzetmeli olarak kullanılmış (sözcük)

MECBUR : Turkish Turkish

herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan

MECBUR : Turkish Turkish

ağlı, düşkün, tutkun

MECBUR ETMEK : Turkish Turkish

zorlamak

MECBUR KALMAK ( YA DA OLMAK) : Turkish Turkish

herhangi bir şeyi yapmak zorunda bulunmak

MECBUREN : Turkish Turkish

kendi isteğinin dışında, zorla, kaçınılmaz, zorunlu olarak

MECBURİ : Turkish Turkish

kaçınılmaz, zorunlu

MECBURİYET, -Tİ : Turkish Turkish

yükümlü, zorunlu olma durumu

MECCANEN : Turkish Turkish

parasız olarak, °bedava

MECCANİ : Turkish Turkish

parasız, bedava

MECELLE : Turkish Turkish

kitap