Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
ABORT : English Turkish Redhouse

a.bortıbôrt' fiil (çocuk) düşürmek

ABORTION : English Turkish Redhouse

a.bor.tionıbôr'şın isim çocuk düşürme

ABORTIONIST : English Turkish Redhouse

a.bor.tion.istisim çocuk düşürten kimse

ABORTIVE : English Turkish Redhouse

a.bor.tiveıbôr'tîv sıfat başarısız

ABOUND : English Turkish Redhouse

a.boundıbaund' fiil in/with (bir yerde) bol olmak, çok olmak

ABOUT : English Turkish Redhouse

a.boutıbaut' zarf aşağı yukarı, yaklaşık: about 1 o'clock saat yedi sularında. about sixty people altmış kadar kişi. edat
ortalıkta, etrafta: There was no one about. Ortalıkta kimse yoktu.
hakkında: Don't talk about it! Onun hakkında konuşma! There's something about him I don't like. Onda hoşuma gitmeyen bir şey var.
mek üzere: Şerif's about to go. Şerif gitmek üzere.
ile meşgul: What's he about? Neyle meşgul? Ne yapıyor? She knows what she's about. Ne yaptığını biliyor

ABOUTFACE : English Turkish Redhouse

a.bout.faceıbaut'feys isim
askeri geriye dönüş.
eskiden savunduğunun tersini savunmaya başlama

ABOVE : English Turkish Redhouse

a.boveıb^v' edat
(somut bir yer için) yukarısında; yukarısına: above the trees ağaçların yukarısında.
(soyut bir şey için) üstünde: above average ortalamanın üstünde. above all her şeyden önce. She's above that. Ona tenezzül etmez. zarf yukarıda: as I stated above yukarıda söylediğim gibi. isim yukarı: from above yukarıdan

ABOVE ALL : English Turkish Redhouse

ilhassa, özellikle

ABOVE AVERAGE : English Turkish Redhouse

vasatın üstünde

ABOVE PAR : English Turkish Redhouse

ticaretyazılı değerin üstünde

ABOVE-MENTIONED : English Turkish Redhouse

a.bove-men.tionedsıfat yukarıda adı geçen

ABOVEBOARD : English Turkish Redhouse

a.bove.boardıb^v'bôrd zarf bakınız be aboveboard with

ABRADE : English Turkish Redhouse

a.bradeıbreyd' fiil aşındırmak

ABRASION : English Turkish Redhouse

a.bra.sionıbrey'qın isim
sıyrık.
aşındırma, abrasyon

ABRASIVE : English Turkish Redhouse

a.bra.siveıbrey'sîv isim, kimya aşındırıcı, abrasif. sıfat
sinirlendirici, rahatsız edici.
kimya aşındırıcı, abrasif

ABREAST : English Turkish Redhouse

a.breastıbrest' zarf yan yana, aynı hizada; başabaş

ABRIDGE : English Turkish Redhouse

a.bridgeıbrîc' fiil kısaltmak, özetlemek

ABRIDGEMENT : English Turkish Redhouse

a.bridge.mentisim kısaltma, özet

ABROAD : English Turkish Redhouse

a.broadıbrôd' zarf
ortalıkta, meydanda: There is a rumor abroad about the imminent demise of the company. Ortalıkta şirketin çok yakında batacağı hakkında bir söylenti var.
yurtdışında, dışarıda; yurtdışına

ABROGATE : English Turkish Redhouse

ab.ro.gateäb'rıgeyt fiil iptal etmek, feshetmek

ABROGATION : English Turkish Redhouse

ab.ro.ga.tionisim iptal, feshetme

ABRUPT : English Turkish Redhouse

a.bruptıbr^pt' sıfat
ani; beklenmedik.
ani ve nezaketsiz.
birdenbire biten veya kesiliveren.
dik, sarp

ABRUPTLY : English Turkish Redhouse

a.brupt.lyzarf
aniden, birdenbire.
ani ve nezaketsiz bir şekilde

ABSCESS : English Turkish Redhouse

ab.scessäb'ses isim apse