Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BLANK ENDORSEMENT : English Turkish Redhouse

açık ciro

BLANK VERSE : English Turkish Redhouse

kafiyesiz on heceli nazım şekli

BLANKBOOK : English Turkish Redhouse

lank.bookisim not defteri

BLANKET : English Turkish Redhouse

lan.ketbläng'kît isim battaniye. fiil sarıp sarmalamak

BLANKLY : English Turkish Redhouse

lank.lyblängk'li zarf boş boş, boş gözlerle: look blankly at
e anlamamış gibi bakmak,
e boş boş bakmak

BLARE : English Turkish Redhouse

larebler isim
boru sesi.
borununkine benzer ses; yüksek ses. fiil
boru gibi ses çıkarmak.
herkese ilan etmek, söylemek

BLASPHEME : English Turkish Redhouse

las.phemebläsfim' fiil Allah hakkında kötü konuşmak, küfretmek

BLASPHEMY : English Turkish Redhouse

las.phe.myisim Allah hakkında kötü konuşma, küfür

BLAST : English Turkish Redhouse

lastbläst isim
patlama, infilak.
konuşma dili çok eğlendirici bir şey. fiil
tahrip etmek, yıkmak, yakmak.
(soğuk, sıcak) (bitkiyi) kavurmak

BLAST FURNACE : English Turkish Redhouse

maden eritme ocağı

BLAST OFF : English Turkish Redhouse

(roket) uzaya fırlatılmak

BLAST! : English Turkish Redhouse

ünlem, İngiliz İngilizcesiAllah kahretsin!

BLASTED : English Turkish Redhouse

last.edsıfat
harap.
konuşma dili Allahın belası, kör olası

BLASTING CAP : English Turkish Redhouse

dinamit tapası

BLASÉ : English Turkish Redhouse

la.séblazey' sıfat usanmış, bezgin

BLATANT : English Turkish Redhouse

la.tantbley'tınt sıfat
apaçık, yüzünden akan.
gürültü yapan

BLAZE : English Turkish Redhouse

lazebleyz isim
alevler: the blaze of the fire yangının alevleri.
yangın; yanan şey.
parlaklık.
öfkeli parlama.
atın alnındaki beyaz leke. fiil
alev alev yanmak.
parlamak.
öfkeyle parlamak

BLAZE A TRAIL : English Turkish Redhouse

çığır açmak.
ağaçların gövdelerinde çentikler açarak yeni bir yolun geçiş yerini işaretlemek

BLAZE AWAY AT : English Turkish Redhouse

i ateşe tutmak,
e ateş etmek.
i hararetle yapmak

BLAZE UP : English Turkish Redhouse

irden parlamak

BLAZER : English Turkish Redhouse

laz.erbley'zır isim spor ceket, blazer

BLAZON : English Turkish Redhouse

la.zonbley'zın fiil
(göze çarpan bir şekilde) ilan etmek.
sergilemek, teşhir etmek.
(göze çarpan bir şeyle) donatmak/kaplamak. isim arma, ongun

BLEACH : English Turkish Redhouse

leachbliç fiil beyazlatmak, ağartmak. isim çamaşır suyu

BLEACHERS : English Turkish Redhouse

leach.ersbli'çırz isim bir tür açık tribün

BLEAK : English Turkish Redhouse

leakblik sıfat
soğuk ve kasvetli (hava).
rüzgârdan korunmasız, rüzgâra açık.
kötü, iç açıcı olmayan