English To Turkish
CHALLENGE : English Turkish Redhouse
chal.lengeçäl'ınc isim meydan okuma. fiil meydan okumak
CHALLENGE MATCH : English Turkish Redhouse
sporçelenç
CHALLENGER : English Turkish Redhouse
chal.lengerisim meydan okuyan kimse
CHAMBER : English Turkish Redhouse
cham.berçeym'bır isim
oda, yatak odası, özel oda.
daire.
hâkimin oturum dışı konularda çalıştığı oda.
mahkeme, komisyon.
kamara, İngiliz yasama meclisi.
fişek yatağı
CHAMBER MUSIC : English Turkish Redhouse
müzikoda müziği
CHAMBER OF COMMERCE : English Turkish Redhouse
ticaretticaret odası
CHAMBERMAID : English Turkish Redhouse
cham.ber.maidçeym'bırmeyd isim oda hizmetçisi
CHAMELEON : English Turkish Redhouse
cha.me.le.onkımi'liyın, kımil'yın isim bukalemun
CHAMOIS : English Turkish Redhouse
cham.oisşäm'i isim
dağkeçisi.
(madeni yüzeyleri parlatmak için kullanılan) güderi parçası
CHAMOMILE : English Turkish Redhouse
cham.o.milekäm'ımayl isim papatya
CHAMPAGNE : English Turkish Redhouse
cham.pagneşämpeyn' isim
şampanya.
şampanya rengi. sıfat şampanya rengi
CHAMPION : English Turkish Redhouse
cham.pi.onçäm'piyın isim
şampiyon.
savunucu, müdafi. sıfat şampiyon. fiil
savunmak, müdafaa etmek.
tarafını tutmak, destek olmak
CHAMPIONSHIP : English Turkish Redhouse
cham.pi.on.shipisim şampiyonluk
CHANCE : English Turkish Redhouse
chanceçäns isim
talih, şans.
kader.
ihtimal.
fırsat.
risk, riziko. sıfat şans eseri olan. fiil, konuşma dili rizikoyu göze alarak yapmak
CHANCE ON : English Turkish Redhouse
-e rastlamak,
e tesadüf etmek
CHANCE UPON : English Turkish Redhouse
-e rastlamak,
e tesadüf etmek
CHANCELLOR : English Turkish Redhouse
chan.cel.lorçän'sılır isim
rektör.
(Almanya'da) şansölye, başbakan
CHANCELLOR OF THE EXCHEQUER : English Turkish Redhouse
İngiliz İngilizcesiMaliye Bakanı
CHANCY : English Turkish Redhouse
chanc.yçän'si sıfat, konuşma dili kesin olmayan, rizikolu
CHANDELIER : English Turkish Redhouse
chan.de.lierşändılîr' isim avize
CHANGE : English Turkish Redhouse
changeçeync isim
değişim, değişme, değişiklik.
dönüşüm, dönüşme, tahavvül.
yenilik.
bozuk para, bozuk, bozukluk, ufaklık.
paranın üstü.
aktarma, (taşıt) değiştirme. fiil
değiştirmek, tahvil etmek; değişmek, değişikliğe uğramak.
(taşıtta) aktarma yapmak.
(para) bozdurmak.
(döviz, altın) bozdurmak.
(çamaşır) değiştirmek, (üstünü) değişmek.
(yatak takımlarını) değiştirmek
CHANGE COLOR : English Turkish Redhouse
yüzü kızarmak.
yüzü solmak
CHANGE HANDS : English Turkish Redhouse
el değiştirmek
CHANGE OF ADDRESS : English Turkish Redhouse
adres değişikliği
CHANGE OF AIR : English Turkish Redhouse
hava değişimi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani