Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DRIBBLE : English Turkish Redhouse

drib.bledrîb'ıl fiil
damla damla akıtmak, damlatmak.
spor dripling yapmak; (topu) sürmek.
salyası akmak. isim ufak akıntı; sızıntı

DRIBBLE DOWN : English Turkish Redhouse

(damlalar) akmak, süzülmek; (su) sızmak

DRIBLET : English Turkish Redhouse

drib.letdrîb'lît isim çok az miktar

DRIED : English Turkish Redhouse

drieddrayd fiil bakınız dry sıfat kurutulmuş, kuru

DRIER : English Turkish Redhouse

dri.erdray'ır isim
kurutucu, kurutucu madde.
bakınız dryer

DRIFT : English Turkish Redhouse

driftdrîft isim
sürüklenme.
yönelim, yöneliş, kayma.
sürükleniş, amaçsızca sürüklenme.
(rüzgârın yığdığı) kar birikintisi.
anlam, demek istenilen şey. fiil
(rüzgâr veya akıntının etkisiyle) sürüklenmek.
hiçbir yer veya işte sürekli kalmadan yaşamak

DRIFT APART : English Turkish Redhouse

sürüklenmek; uzaklaşmak; tedricen ayrı düşmek

DRIFTWOOD : English Turkish Redhouse

drift.wooddrîft'wûd isim suların sürüklediği ağaç dalları

DRILL : English Turkish Redhouse

drilldrîl isim
matkap, delgi.
askeri talim.
alıştırma. fiil
(matkapla) delmek.
askeri talim yaptırmak; talim yapmak.
alıştırma yaptırmak; alıştırma yapmak

DRINK : English Turkish Redhouse

drinkdrîngk fiil (drank, drunk)
içmek.
içki içmek. isim
içecek.
içki.
bir içimlik miktar.
argo deniz

DRINK A TOAST TO : English Turkish Redhouse

(birinin) sıhhatine veya şerefine içmek

DRINK IN : English Turkish Redhouse

üyük bir zevkle seyretmek/dinlemek

DRINK LIKE A FISH : English Turkish Redhouse

fazla içki içmek

DRINK SOMETHING STRAIGHT : English Turkish Redhouse

(içkiyi) sek içmek

DRINK TO : English Turkish Redhouse

-in şerefine içmek

DRINK TO EXCESS : English Turkish Redhouse

içkiyi fazla kaçırmak

DRINKING : English Turkish Redhouse

drink.ingisim içki içme

DRINKING CUP : English Turkish Redhouse

kadeh

DRINKING STRAW : English Turkish Redhouse

kamış

DRINKING WATER : English Turkish Redhouse

içme suyu

DRIP : English Turkish Redhouse

dripdrîp fiil (dripped/dript, dripping) damlatmak; damlamak. isim
damla.
damlama.
damlalık, yağmur suyunu akıtan çıkıntı veya yiv

DRIP-DRY : English Turkish Redhouse

drip.drydrîp'dray fiil suyu sıkılmadan kurumak. sıfat ütü istemeyen (kumaş); ütü istemeyen kumaştan yapılmış (giysi)

DRIPPING : English Turkish Redhouse

drip.pingdrîp'îng isim eriyerek akıp donmuş yağ damlası

DRIPPING WET : English Turkish Redhouse

sırsıklam, sırılsıklam

DRIVE : English Turkish Redhouse

drivedrayv fiil (drove, driven)
(araba) sürmek, kullanmak: He doesn't know how to drive a car. Araba kullanmasını bilmiyor.
araba ile gitmek: I drive to and from work every day. İşe her gün arabayla gidip geliyorum.
araba ile götürmek: I'll drive you home after the party. Partiden sonra seni arabayla evine götüreceğim.
(hayvanları) sürmek.
çalıştırmak: He drives his employees much too hard. Personelini çok çalıştırıyor. isim
araba gezintisi.
cadde.
askeri büyük taarruz.
ruhbilim dürtü.
beceri, inisiyatif.
makine işletme mekanizması.
bilgisayar sürücü.
bakınız driveway