Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DRY QUART : English Turkish Redhouse

7,747 litre

DRY UP : English Turkish Redhouse

kurumak, tükenmek; kurutmak, tüketmek

DRYER : English Turkish Redhouse

dry.erdray'ır isim kurutucu; kurutma makinesi: hair dryer saç kurutucusu. clothes dryer çamaşır kurutma makinesi

DUAL : English Turkish Redhouse

du.aldu'wıl sıfat ikili, çifte, çift; çift yönlü

DUAL-PURPOSE : English Turkish Redhouse

du.al-pur.posesıfat çift amaçlı

DUB : English Turkish Redhouse

dubd^b fiil (dubbed, dubbing) dublaj yapmak, filmi çekimden sonra seslendirmek

DUBIOUS : English Turkish Redhouse

du.bi.ousdu'biyıs sıfat
kuşkulu, şüpheli.
belirsiz.
kararsız.
güvenilmez

DUCHESS : English Turkish Redhouse

duch.essd^ç'îs isim düşes

DUCK : English Turkish Redhouse

duckd^k isim ördek; dişi ördek. fiil
(başını veya vücudunu) suya sokup çıkarmak, suya daldırmak; suya dalmak.
başını çabucak eğip kaldırmak

DUCKLING : English Turkish Redhouse

duck.lingisim ördek yavrusu, palaz

DUCT : English Turkish Redhouse

ductd^kt isim tüp, kanal

DUD : English Turkish Redhouse

dudd^d isim
patlamayan mermi veya bomba.
başarısız kimse; fiyasko

DUDS : English Turkish Redhouse

dudsd^dz isim, çoğul, konuşma dili giysiler

DUE : English Turkish Redhouse

duedu, dyu sıfat
ödenmesi gereken, vadesi gelmiş.
uygun, gereken: The rent is due at the end of each month. Kiranın, her ayın sonunda ödenmesi gerekiyor.
yeterli: After due consideration he accepted the qob. İyice düşünüp taşındıktan sonra işi kabul etti. isim hak

DUE TO : English Turkish Redhouse

-den dolayı, nedeniyle, yüzünden

DUEL : English Turkish Redhouse

du.eldu'wıl isim düello. fiil düello etmek

DUES : English Turkish Redhouse

duesduz isim ödenti, aidat

DUET : English Turkish Redhouse

duetduwet' isim düet, düo

DUG : English Turkish Redhouse

dugd^g fiil bakınız dig

DUKE : English Turkish Redhouse

dukeduk isim dük

DULL : English Turkish Redhouse

dulld^l sıfat
kalın kafalı, anlayışsız, gabi.
kör, kesmez (bıçak, makas v.b.).
donuk, sönük (renk).
duygusuz.
sıkıcı, kasvetli. fiil
sersemlemek; sersemletmek: dull someone's mind birini sersemletmek.
körletmek; körlenmek: dull a blade bıçağı körletmek.
donuklaştırmak; donuklaşmak.
duygusuzlaşmak; duygusuzlaştırmak.
(ağrıyı) hafifletmek, azaltmak

DULY : English Turkish Redhouse

du.lydu'li zarf
uygun olarak, gereğince, gerektiği gibi, hakkıyla.
tam zamanında

DUMB : English Turkish Redhouse

dumbd^m sıfat
dilsiz.
dili tutulmuş, sessiz.
konuşma dili sersem, kafasız, budala

DUMBFOUND : English Turkish Redhouse

dumb.foundd^mfaund' fiil hayretler içinde bırakmak, şaşırtmak

DUMFOUND : English Turkish Redhouse

dum.foundd^mfaund' fiil bakınız dumbfound