Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
GET A SWELLED HEAD : English Turkish Redhouse

kendini bir şey zannetmek, başı dönmek, şımarmak

GET A WHIFF OF : English Turkish Redhouse

-in kokusunu duymak

GET A WHIPPING : English Turkish Redhouse

dayak yemek

GET A WOMAN INTO TROUBLE : English Turkish Redhouse

ir kadını hamile bırakmak

GET ABOUT : English Turkish Redhouse

(haber, söylenti) yayılmak.
(bir hastalıktan sonra yeniden) çıkıp dolaşmak.
seyahat etmek; gezmek

GET ACROSS : English Turkish Redhouse

anlatmak; açıklamak: He couldn't get his point across. Ne demek istediğini anlatamadı. What he said obviously didn't get across to them. Ne demek istediğini anlamadıkları belli

GET AFTER : English Turkish Redhouse

çıkışmak, paylamak

GET AHEAD : English Turkish Redhouse

konuşma dili başarılı olmak.
of
i geçmek

GET ALONG : English Turkish Redhouse

birbiriyle iyi geçinmek.
idare etmek, yapmak; ile arası
.. olmak: How will he get along over there? Orada nasıl yapacak? He'll get along fine. İyi olacak./Becerir o. How's she getting along in French? Fransızcayla arası nasıl?
(on) (ile) idare etmek, geçinmek.
(saat/zaman) ilerlemek; towards (belirli bir zaman) yaklaşmak; towards (saat) (belirli bir saate) gelmek/yaklaşmak.
yaşlanmak.
with (bir işle) meşgul olmak.
gitmek: We'd better be getting along. Gitmeliyiz

GET ALONG IN YEARS : English Turkish Redhouse

yaşlanmak

GET ALONG ON IN YEARS : English Turkish Redhouse

yaşlanmak

GET ALONG UP IN YEARS : English Turkish Redhouse

yaşlanmak

GET ALONG WITHOUT : English Turkish Redhouse

-siz yapmak/idare etmek: I can get along without them. Onlarsız yapabilirim. Can you get along wthout eight hours of sleep? Sekiz saat uyumadan yapabilir misin?

GET AN ERECTION : English Turkish Redhouse

penisi sertleşmek

GET AN URGE TO : English Turkish Redhouse

(bir şey yapmayı) çok istemek: He suddenly got the urge to make money. Birdenbire içinde para kazanma tutkusu uyandı

GET ANXIOUS : English Turkish Redhouse

endişelenmek, merak etmek, meraklanmak

GET AROUND : English Turkish Redhouse

çok gezmek.
hareket etmek, yürümek.
(haber) yayılmak.
bir yol bulup
den kurtulmak; bir yol bulup (birini) atlatmak

GET AROUND TO : English Turkish Redhouse

konuşma dili
(bir şeyi yapmaya) vakit bulmak/ayırmak; (geciktirilmiş bir işi) yapmak.
(epey bir geciktirmeden sonra) (bir konuyu) ele almak

GET AT : English Turkish Redhouse

e ulaşmak,
e erişmek.
zarar vermek, kötülük etmek.
(bir şeyle) meşgul olmak.
kastetmek, demek istemek; ima etmek

GET AWAY : English Turkish Redhouse

kaçmak.
çıkmak

GET AWAY WITH MURDER : English Turkish Redhouse

konuşma dilibir kötülüğün cezasını çekmemek

GET AWAY WITH SOMETHING : English Turkish Redhouse

konuşma dili(yapılan bir iş) yanına kâr kalmak: He's gotten away with it. Yaptığı yanına kâr kaldı. I won't let him get away with this. Bunu yanına bırakmayacağım./Bunu yapmasına izin vermeyeceğim

GET BACK AT SOMEONE FOR SOMETHING : English Turkish Redhouse

konuşma dilibirine bir şeyi ödetmek, birinden bir şeyin öcünü almak

GET BEHIND IN : English Turkish Redhouse

(bir işte) gecikmek; (bir işin) gerisinde kalmak: He's gotten behind in his payments. Ödemelerinde gecikti. They've gotten behind in their work. Çalışma programının gerisinde kaldılar.
konuşma dili arka çıkmak, desteklemek

GET BETTER : English Turkish Redhouse

iyileşmek