English To Turkish
HAVE ONE'S HEAD SCREWED ON : English Turkish Redhouse
aklı başında biri olmak
HAVE ONE'S HEAD SCREWED ON RIGHT : English Turkish Redhouse
aklı başında biri olmak
HAVE ONE'S HEAD SCREWED ON THE RIGHT WAY : English Turkish Redhouse
aklı başında biri olmak
HAVE ONE'S WAY : English Turkish Redhouse
istediğini yaptırmak: She always gets her way. Hep onun istediği olur
HAVE ONE'S WITS ABOUT ONE : English Turkish Redhouse
kafası yerinde olmak, doğru dürüst düşünebilmek
HAVE ONE'S WORK CUT OUT FOR ONE : English Turkish Redhouse
(birinin) önünde zor bir iş olmak
HAVE OTHER FISH TO FRY : English Turkish Redhouse
aşka bir işi olmak
HAVE PREFERENCE : English Turkish Redhouse
tercih hakkına sahip olmak
HAVE RECOURSE TO : English Turkish Redhouse
-e başvurmak
HAVE SCRUPLES ABOUT DOING SOMETHING : English Turkish Redhouse
vicdani nedenle bir şeyi yapmaktan çekinmek
HAVE SECOND THOUGHTS : English Turkish Redhouse
(daha önce verilen bir karar hakkında) tereddüt etmeye başlamak
HAVE SECOND THOUGHTS ABOUT : English Turkish Redhouse
(daha önce verilen bir karar hakkında) tereddüt etmeye başlamak
HAVE SEX : English Turkish Redhouse
seks yapmak, sevişmek
HAVE SHADOWS AROUND ONE'S EYES : English Turkish Redhouse
gözleri mor halkalarla çevrili olmak
HAVE SOME SAY IN : English Turkish Redhouse
-de söz sahibi olmak
HAVE SOMEONE IN MIND : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi düşünmek, biri/bir şey aklında olmak
HAVE SOMEONE ON A STRING : English Turkish Redhouse
irini parmağında oynatmak
HAVE SOMEONE ON ONE'S MIND : English Turkish Redhouse
iri/bir şey kafasını meşgul etmek, aklı birine/bir şeye takılmak
HAVE SOMEONE UNDER ONE'S THUMB : English Turkish Redhouse
irini istediği gibi idare etmek veya kullanmak
HAVE SOMEONE'S NUMBER : English Turkish Redhouse
irinin ne mal olduğunu öğrenmek/anlamak
HAVE SOMETHING AT ONE'S FINGERTIPS : English Turkish Redhouse
bir şey elinin altında bulunmak.
bir şeyi çok iyi bilmek
HAVE SOMETHING DRY-CLEANED : English Turkish Redhouse
ir şeyi kuru temizleyiciye vermek, bir şeyi temizletmek
HAVE SOMETHING IN COMMON WITH SOMEONE : English Turkish Redhouse
iriyle bir şeyi paylaşmak: I have nothing in common with him. Onunla ortak hiçbir şeyim yok
HAVE SOMETHING IN MIND : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi düşünmek, biri/bir şey aklında olmak
HAVE SOMETHING ON ONE'S MIND : English Turkish Redhouse
iri/bir şey kafasını meşgul etmek, aklı birine/bir şeye takılmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani