Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
HAVE SOMETHING ON SOMEONE : English Turkish Redhouse

elinde suçlayıcı delil bulunmak

HAVE SOMETHING ON THE BRAIN : English Turkish Redhouse

ir şeyi kafasına takmak

HAVE STARS IN ONE'S EYES : English Turkish Redhouse

ortalığı toz pembe görmek; çok sevinçli olmak

HAVE SYMPATHY FOR : English Turkish Redhouse

(görüşü, fikri) anlayıp paylaşmak/desteklemek.
(birinin) halini anlamak

HAVE THE BEST OF IT : English Turkish Redhouse

galip gelmek, üstün olmak

HAVE THE BLUES : English Turkish Redhouse

konuşma diliefkârlı olmak

HAVE THE COURAGE OF ONE'S CONVICTIONS : English Turkish Redhouse

inandığı şeyi yapma veya söyleme cesaretini göstermek

HAVE THE FACE TO DO SOMETHING : English Turkish Redhouse

ir şey yapmaya yüzü olmak/cüret etmek

HAVE THE FLOOR : English Turkish Redhouse

mecliste söz söyleme hakkı olmak

HAVE THE GALL TO : English Turkish Redhouse

(belirli bir şeyi) yapacak kadar küstah olmak

HAVE THE INSIDE TRACK : English Turkish Redhouse

yarış alanının en iç kısmına yakın olmak.
daha elverişli durumda olmak

HAVE THE LAST LAUGH : English Turkish Redhouse

sonunda başarmak

HAVE THE LAST WORD : English Turkish Redhouse

(bir tartışma veya ağız kavgasının sonunda) son söz birinin olmak: He always has the last word. Son söz hep onun.
in (bir konuda) nihai karar/son söz birinin olmak

HAVE THE RUN OF : English Turkish Redhouse

(bir yere) rahatça girip çıkabilmek; (bir yeri) serbestçe kullanabilmek

HAVE THE RUNS : English Turkish Redhouse

konuşma diliishal olmak

HAVE THE SHITS : English Turkish Redhouse

ishal olmak

HAVE THE SQUIRTS : English Turkish Redhouse

konuşma diliiçi sürmek, içi gitmek, ishal olmak

HAVE THE TIME OF ONE'S LIFE : English Turkish Redhouse

olağanüstü güzel vakit geçirmek

HAVE THE TROTS : English Turkish Redhouse

konuşma diliishal olmak, dibi tutmamak

HAVE THE URGE TO : English Turkish Redhouse

(bir şey yapmayı) çok istemek: He suddenly got the urge to make money. Birdenbire içinde para kazanma tutkusu uyandı

HAVE TO : English Turkish Redhouse

-meli,
malı: I have to go. Gitmeliyim

HAVE TO DO WITH : English Turkish Redhouse

ile ilgisi olmak

HAVE WHAT IT TAKES : English Turkish Redhouse

konuşma diligereken niteliklere sahip olmak: She's got what it takes to be number one in her class. Sınıfının birincisi olmak için gerekli niteliklere sahip

HAVE WORDS : English Turkish Redhouse

kavga etmek, atışmak

HAVEN : English Turkish Redhouse

ha.venhey'vın isim
liman.
sığınak