Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
HOLD ON : English Turkish Redhouse

devam etmek, süregelmek.
tutmak.
dayanmak, direnmek.
(telefonda) beklemek

HOLD ON TO : English Turkish Redhouse

-i tutmak,
e tutunmak

HOLD ON! : English Turkish Redhouse

konuşma diliDur!/Bekle!

HOLD ONE'S GROUND : English Turkish Redhouse

durumunu korumak

HOLD ONE'S OWN : English Turkish Redhouse

konuşma dili
bir şeyi başkaları/başkası kadar iyi yapabilmek: She can hold her own with the best of 'em. En iyi olanlarla aşık atabilir.
var olan durumu sürdürmek; daha kötüye gitmemek: This firm's holding its own. Bu firma eski durumunu koruyor

HOLD ONE'S PEACE : English Turkish Redhouse

susmak, bir şey söylememek

HOLD ONE'S PEACE TONGUE : English Turkish Redhouse

dilini tutmak, konuşmamak

HOLD ONE'S TONGUE : English Turkish Redhouse

dilini tutmak, konuşmamak

HOLD OUT : English Turkish Redhouse

dayanmak.
ileri sürmek.
yetmek.
ayak diremek

HOLD OUT ON ONE : English Turkish Redhouse

irinden gizlemek

HOLD OVER : English Turkish Redhouse

ertelemek

HOLD SOMEONE AT BAY : English Turkish Redhouse

irini/bir hayvanı korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek, sindirmek

HOLD SOMEONE BACK : English Turkish Redhouse

irinin ilerlemesini durdurmak/engellemek

HOLD SOMEONE IN HIGH REGARD : English Turkish Redhouse

irine/bir şeye saygı duymak

HOLD SOMEONE IN ONE'S ARMS : English Turkish Redhouse

irini kucağında tutmak

HOLD SOMETHING IN HIGH REGARD : English Turkish Redhouse

irine/bir şeye saygı duymak

HOLD STILL : English Turkish Redhouse

kıpırdamamak

HOLD SWAY : English Turkish Redhouse

egemen olmak

HOLD THE FIELD : English Turkish Redhouse

üstünlüğünü korumak

HOLD THE LINE : English Turkish Redhouse

değişikliğe karşı olmak.
telefonu kapatmamak

HOLD THE PASS : English Turkish Redhouse

geçidi tutmak

HOLD THE PURSE STRINGS OF : English Turkish Redhouse

kasanın anahtarı (birinde) olmak, para (birinin) elinde olmak

HOLD TOGETHER : English Turkish Redhouse

bir arada tutmak.
ayrılmamak.
(ifade) tutarlı olmak

HOLD UP : English Turkish Redhouse

kaldırmak.
tutmak, yardımda bulunmak, korumak.
geciktirmek; engellemek.
arzetmek, göstermek.
yolunu kesip soymak

HOLD WATER : English Turkish Redhouse

konuşma diligeçerli olmak, makul olmak