English To Turkish
KNOBBY : English Turkish Redhouse
knob.bysıfat
yumrulu, yumru yumru.
tokmak gibi
KNOCK : English Turkish Redhouse
knocknak fiil
vurmak, çarpmak.
tokuşmak.
at/on
i çalmak,
e vurmak.
otomotiv vuruntu/detonasyon yapmak.
against/into
e çarpmak.
argo kusur bulmak, eleştirmek. isim
vurma, vuruş.
kapı çalınması.
makine vuruntu, detonasyon
KNOCK ABOUT : English Turkish Redhouse
tekrar tekrar vurmak, şiddetle sarsmak, tartaklamak.
konuşma dili oradan oraya dolaşmak
KNOCK AT THE DOOR : English Turkish Redhouse
kapıyı çalmak
KNOCK DOWN : English Turkish Redhouse
yumrukla yere devirmek.
mezatta çekici vurup malı son fiyatı verenin üzerine bırakmak.
(fiyatı) indirmek
KNOCK OFF : English Turkish Redhouse
konuşma dili işi bırakmak, paydos etmek, tatil etmek.
şıpınişi yapıvermek.
argo öldürmek.
argo soymak
KNOCK OFF WORK : English Turkish Redhouse
(geçici olarak) işi bırakmak; paydos etmek; mola vermek
KNOCK ON THE DOOR : English Turkish Redhouse
kapıyı çalmak
KNOCK OUT : English Turkish Redhouse
vurup yıkmak.
nakavt etmek, oyun dışı etmek
KNOCK OVER : English Turkish Redhouse
devirmek
KNOCK TOGETHER : English Turkish Redhouse
irbirine çarpmak
KNOCK UP : English Turkish Redhouse
bir araya toplamak.
kriket puan yapmak.
İngiliz İngilizcesi kapıya vurup uyandırmak.
argo hamile bırakmak
KNOCK-KNEED : English Turkish Redhouse
knock-kneednak'nid sıfat çarpık bacaklı, yürürken dizleri birbirine çarpan
KNOCKER : English Turkish Redhouse
knock.ernak'ır isim
kapı tokmağı, tokmak.
argo (kadında) göğüs, meme, far, ampul, çıngırak, çan
KNOCKOUT : English Turkish Redhouse
knock.outnak'aut isim, boks nakavt. sıfat
sersemletici.
askeri düşmana çok zarar veren (saldırı).
konuşma dili çok güzel, muhteşem
KNOLL : English Turkish Redhouse
knollnol isim tepecik
KNOT : English Turkish Redhouse
knotnat isim
düğüm.
güçlük, zorluk.
rabıta, bağ.
küme.
budak, boğum.
denizcilikle ilgili deniz mili: twenty knots saatte yirmi mil. fiil (knotted, knotting)
düğümlemek; düğümlenmek, düğüm olmak.
karmakarışık etmek.
budaklanmak
KNOTTY : English Turkish Redhouse
knot.tysıfat
düğümlü, düğüm düğüm.
karışık, dolaşık.
budaklı
KNOW : English Turkish Redhouse
knowno fiil (knew, known)
bilmek.
tanımak.
seçmek, farketmek.
haberi olmak, haberdar olmak
KNOW ALL THE WRINKLES : English Turkish Redhouse
konuşma diliişin bütün yönlerini bilmek
KNOW HOW TO : English Turkish Redhouse
-in usulünü bilmek: Do you know how to swim? Yüzmeyi biliyor musun?
KNOW ONE'S OWN MIND : English Turkish Redhouse
konuşma diline istediğini bilen biri olmak
KNOW ONE'S STUFF : English Turkish Redhouse
ilgilendiği konuyu iyi bilmek
KNOW ONE'S WAY AROUND A PLACE : English Turkish Redhouse
ir yerin girdisini çıktısını bilmek
KNOW SOMEONE BY SIGHT ONLY : English Turkish Redhouse
irini sadece yüzünden tanımak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani