English To Turkish
RAGAMUFFIN : English Turkish Redhouse
ag.a.muf.finräg'ım^fîn isim üstü başı perişan çocuk
RAGE : English Turkish Redhouse
agereyc isim
gazap; hırs; hışım.
coşku, heyecan.
moda, çok rağbet gören şey. It's the rage these days! O şimdi çok moda! fiil
hırsla veryansın etmek/verip veriştirmek.
(bir olay) şiddetle devam etmek: The storm was raging without. Dışarıda fırtına şiddetle esiyordu
RAGGED : English Turkish Redhouse
ag.gedräg'îd sıfat
yırtık pırtık.
hırpani, perişan kılıklı, giysileri yırtık pırtık.
kenarları eğri büğrü kesilmiş
RAID : English Turkish Redhouse
aidreyd isim
baskın; polis baskını.
akın. fiil
baskın yapmak.
akın etmek
RAIDER : English Turkish Redhouse
aid.erisim
baskıncı.
akıncı
RAIL : English Turkish Redhouse
ailreyl fiil sövüp saymak
RAIL AGAINST : English Turkish Redhouse
-e sövüp saymak
RAIL AT : English Turkish Redhouse
-e sövüp saymak
RAILING : English Turkish Redhouse
ail.ingrey'lîng isim
küpeşte; tırabzan küpeştesi; parmaklık küpeştesi.
parmaklık, korkuluk; tırabzan.
tahta parmaklıktaki yatay sırık
RAILROAD : English Turkish Redhouse
ail.roadreyl'rod isim demiryolu
RAILROAD STATION : English Turkish Redhouse
tren istasyonu
RAILWAY : English Turkish Redhouse
ail.wayreyl'wey isim demiryolu
RAILWAY STATION : English Turkish Redhouse
tren istasyonu
RAIN : English Turkish Redhouse
ainreyn isim yağmur. fiil
yağmur yağmak.
yağmur gibi boşanmak.
yağmur gibi yağdırmak
RAIN CATS AND DOGS : English Turkish Redhouse
ardaktan boşanırcasına yağmak, yağmur boşanmak, gök delinmek
RAIN CHECK : English Turkish Redhouse
yağmur yüzünden iptal edilen maç, gösteri, konser v.b. yerine ilerisi için verilen bilet.
Çekici bulunan bir davet reddedildiği zaman kullanılır: I'll take a rain check./Give me a rain check. Alacağım olsun
RAIN FOREST : English Turkish Redhouse
yağmur ormanı
RAIN OR SHINE : English Turkish Redhouse
ne olursa olsun
RAINBOW : English Turkish Redhouse
ain.bowreyn'bo isim gökkuşağı
RAINCOAT : English Turkish Redhouse
ain.coatreyn'kot isim yağmurluk
RAINDROP : English Turkish Redhouse
ain.dropreyn'drap isim yağmur damlası
RAINFALL : English Turkish Redhouse
ain.fallreyn'fôl isim yağış miktarı
RAINY : English Turkish Redhouse
ain.yrey'ni sıfat yağmurlu
RAISE : English Turkish Redhouse
aisereyz fiil
(yukarı) kaldırmak: He raised his hand. Elini kaldırdı.
yükseltmek, artırmak.
(para) toplamak.
(hayvan, ekin) yetiştirmek; (çocuk) büyütmek/yetiştirmek.
e sebep olmak: It raised a laugh among them. Onları güldürdü. Don't raise a dust! Etrafı tozutma! You've raised our hopes. Bizi umutlandırdınız.
ileri sürmek, söylemek: Don't raise any objections! Hiç bir itirazda bulunma!
RAISE A BLOCKADE : English Turkish Redhouse
ablukayı kaldırmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani