English To Turkish
SECTION : English Turkish Redhouse
sec.tionsek'şın isim
kısım, parça, bölüm.
şube, dal, kol.
tıbbi operasyon.
kesme, kesiş.
geometri kesit. fiil
kısımlara ayırmak/bölmek, kesimlemek.
kesmek
SECTOR : English Turkish Redhouse
sec.torsek'tır isim
bölüm, kesim, sektör.
geometri kesme.
askeri bölge, mıntıka.
bilgisayar dilim, sektör
SECULAR : English Turkish Redhouse
sec.u.larsek'yılır sıfat
laik.
dünyasal, dünyevi
SECULARISE : English Turkish Redhouse
sec.u.lar.isesek'yılırayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız secularize
SECULARISM : English Turkish Redhouse
sec.u.lar.ismsek'yılırîzım isim laiklik
SECULARIZE : English Turkish Redhouse
sec.u.lar.izesek'yılırayz fiil
dünyevileştirmek.
laikleştirmek
SECURE : English Turkish Redhouse
se.curesîkyûr' sıfat emin, güvenli, sağlam. fiil
korumak.
sağlamlaştırmak.
bağlamak.
iyice kapamak.
ele geçirmek, elde etmek
SECURELY : English Turkish Redhouse
se.curelyzarf
emniyetle.
sımsıkı
SECURITY : English Turkish Redhouse
se.cu.ri.tysîkyûr'ıti isim
güvenlik.
güvence, teminat.
rehin, emanet.
ticaret menkul kıymet, taşınır değer
SEDAN : English Turkish Redhouse
se.dansîdän' isim (körüksüz) binek arabası
SEDAN CHAIR : English Turkish Redhouse
tahtırevan
SEDATE : English Turkish Redhouse
se.datesîdeyt' sıfat ağırbaşlı, sakin
SEDATION : English Turkish Redhouse
se.da.tionsîdey'şın isim (ilaçla) yatıştırma
SEDATIVE : English Turkish Redhouse
sed.a.tivesed'ıtîv sıfat yatıştırıcı. isim yatıştırıcı ilaç
SEDENTARY : English Turkish Redhouse
sed.en.tar.ysed'ınteri sıfat
oturarak yapılan; oturarak geçirilen.
bir yere yerleşmiş, yerleşik
SEDIMENT : English Turkish Redhouse
sed.i.mentsed'ımınt isim
tortu, çökelti, posa.
çökel
SEDIMENTARY : English Turkish Redhouse
sed.i.men.ta.rysedımen'tıri sıfat tortul
SEDIMENTATION : English Turkish Redhouse
sed.i.men.ta.tionsedımentey'şın isim
çökelme, sedimantasyon.
tortulaşma, tortullaşma, sedimantasyon
SEDITION : English Turkish Redhouse
se.di.tionsîdîş'ın isim
fesat, fitne.
kargaşalık.
isyana teşvik, kışkırtma.
ayaklanma, isyan
SEDITIOUS : English Turkish Redhouse
se.di.tioussîdîş'ıs sıfat fitneci, kışkırtıcı, isyana teşvik eden
SEDUCE : English Turkish Redhouse
se.ducesîdus' fiil
ayartmak, azdırmak, baştan çıkarmak.
iğfal etmek
SEDUCER : English Turkish Redhouse
se.duc.erisim iğfal eden adam
SEDUCTION : English Turkish Redhouse
se.duc.tionsîd^k'şın isim
ayartma, baştan çıkarma.
iğfal
SEDUCTIVE : English Turkish Redhouse
se.duc.tivesîd^k'tîv sıfat ayartıcı, baştan çıkaran, çekici
SEE : English Turkish Redhouse
seesi fiil (saw, seen)
görmek.
anlamak.
bakmak.
görüşmek, kabul etmek: He went to see his boss. Amiriyle görüşmeye gitti.
geçirmek: We have seen some hard times. Zor günler geçirdik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani