English To Turkish
SICKLE : English Turkish Redhouse
sick.lesîk'ıl isim orak. fiil orakla biçmek
SICKLY : English Turkish Redhouse
sick.lysîk'li sıfat
hastalıklı.
solgun ve nahoş (renk, tebessüm).
mide bulandırıcı.
sağlıklı olmayan (iklim)
SICKNESS : English Turkish Redhouse
sick.nesssîk'nîs isim
hastalık.
mide bulantısı
SIDE : English Turkish Redhouse
sidesayd isim
yan, taraf: One side of the sheet was blank. Sayfanın bir yüzü boştu. Look at the matter from all sides. Meseleye her yönden bak. I've got a pain in my right side. Sağ yanımda bir ağrı var. He's Turkish on his father's side. Baba tarafından Türktür.
denizcilikle ilgili borda.
kenar.
taraf: Which side are you for? Hangi tarafı tutuyorsun? sıfat
yan, ikinci derecede olan, ikincil.
bir yanda bulunan, yan
SIDE BY SIDE : English Turkish Redhouse
yan yana
SIDE DISH : English Turkish Redhouse
aş yemek dışındaki yiyecek
SIDE EFFECT : English Turkish Redhouse
yan etki, yan tesir
SIDE STREET : English Turkish Redhouse
yan sokak
SIDEBOARD : English Turkish Redhouse
side.boardsayd'bôrd isim büfe (bir mobilya)
SIDEBURNS : English Turkish Redhouse
side.burnssayd'bırnz isim, çoğul favori (sakal vey saç)
SIDED : English Turkish Redhouse
sid.edsay'dîd sıfat yanlı, taraflı: an eight- sided figure sekiz yanlı bir şekil. a many-sided person çok yönlü bir kişi
SIDEKICK : English Turkish Redhouse
side.kicksayd'kîk isim, konuşma dili arkadaş, yardımcı
SIDELONG : English Turkish Redhouse
side.longsayd'lông zarf yandan: He looked sidelong at her. Ona yan gözle baktı. sıfat yandan olan: a sidelong glance yan yan bakma
SIDESTEP : English Turkish Redhouse
side.stepsayd'step fiil (sidestepped, sidestepping)
den kaçmak,
e yan çizmek
SIDESWIPE : English Turkish Redhouse
side.swipesayd'swayp fiil (bir şeye) yandan çarpmak
SIDETRACK : English Turkish Redhouse
side.tracksayd'träk isim, demiryolu barınma hattı; rampa hattı. fiil
(birini) asıl amacından saptırmak; (birini) lafa boğmak.
demiryolu
i barınma hattına almak
SIDEWALK : English Turkish Redhouse
side.walksayd'wôk isim yaya kaldırımı, kaldırım, trotuar
SIDEWAYS : English Turkish Redhouse
side.wayssayd'weyz zarf
yandan.
yan yan: Move sideways! Yan yan git!
yanlamasına, yan.
yana
SIDLE : English Turkish Redhouse
si.dlesayd'ıl fiil
yan yan gitmek.
(biri) yanaşmak.
yan yan getirmek; (gemiyi) yanaştırmak
SIDLE UP TO : English Turkish Redhouse
(birinin) yanına yaklaşmak, (birine) yanaşmak
SIEGE : English Turkish Redhouse
siegesic isim kuşatma, muhasara
SIERRA LEONE : English Turkish Redhouse
Si.er.ra Le.o.nesîyer'ı liyon', sîyer'ı liyo'ni Sierra Leone
SIERRA LEONEAN : English Turkish Redhouse
Sierra Leoneli.
Sierra Leone, Sierra Leone'ye özgü
SIEVE : English Turkish Redhouse
sievesîv isim elek; kalbur. fiil elekten geçirmek, elemek; kalburdan geçirmek, kalburlamak
SIFT : English Turkish Redhouse
siftsîft fiil
elekten geçirmek, elemek; kalburdan geçirmek, kalburlamak.
(through) incelemek, tetkik etmek, inceleyerek okumak.
(out) from inceleyerek (bir grubu) (başka bir gruptan) ayırmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani