Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
SINEW : English Turkish Redhouse

sin.ewsîn'yu isim
kas kirişi, sinir.
kuvvet, güç

SINEWY : English Turkish Redhouse

sin.ew.ysîn'yuwi sıfat
adaleli.
kuvvetli, güçlü.
sinirli (et)

SINFUL : English Turkish Redhouse

sin.fulsîn'fıl sıfat günahkâr, günahlı (kimse); günah olan (bir şey)

SING : English Turkish Redhouse

singsîng fiil (sang, sung)
(şarkı) söylemek.
(kuş, böcek) ötmek; (kuş) şakımak

SING A BABY TO SLEEP : English Turkish Redhouse

ebeği ninni söyleyerek uyutmak

SING A DIFFERENT TUNE : English Turkish Redhouse

ağız değiştirmek

SINGAPORE : English Turkish Redhouse

Sin.ga.poresîng'ıpor isim Singapur

SINGAPOREAN : English Turkish Redhouse

Sin.ga.po.re.ansîngıpor'iyın isim Singapurlu. sıfat
Singapur, Singapur'a özgü.
Singapurlu

SINGE : English Turkish Redhouse

singesînc fiil (singeing) azıcık yakmak. isim hafif yanık

SINGER : English Turkish Redhouse

sing.ersîng'ır isim şarkıcı

SINGING : English Turkish Redhouse

sing.ingsîng'îng isim
şarkı söyleme.
ötme; şakıma

SINGLE : English Turkish Redhouse

sin.glesîng'gıl sıfat
tek: I can't think of a single example. Tek bir örnek gelmiyor aklıma.
bekâr, evlenmemiş.
tek kişilik.
yalınkat (çiçek); çiçekleri yalınkat olan (bitki). isim, İngiliz İngilizcesi gidiş bileti; dönüş bileti

SINGLE FILE : English Turkish Redhouse

zarftek sıra halinde

SINGLE-BREASTED : English Turkish Redhouse

sin.gle-breast.edsîng'gılbres'tîd sıfat tek sıra düğmeli (ceket)

SINGLE-HANDED : English Turkish Redhouse

sin.gle-hand.edsîng'gılhän'dîd zarf Tek başına, kendi başına, yalnız başına

SINGLE-HANDEDLY : English Turkish Redhouse

sin.gle-hand.ed.lysîng'gılhän'dîdli zarf Tek başına, kendi başına, yalnız başına

SINGLE-MINDED : English Turkish Redhouse

sin.gle-mind.edsîng'gılmayn'dîd sıfat tek bir amaç güden

SINGLET : English Turkish Redhouse

sin.gletsîng'glît isim, İngiliz İngilizcesi atlet fanilası, atlet

SINGLY : English Turkish Redhouse

sin.glysîng'gli zarf
tek tek, teker teker, bir bir.
tek başına, kendi başına, yalnız başına

SINGULAR : English Turkish Redhouse

sin.gu.larsîng'gyılır sıfat
dilbilgisi tekil.
büyük, fevkalade.
nadir.
tuhaf

SINGULARITY : English Turkish Redhouse

sin.gu.lar.i.tysîng.gyılerıti isim
tuhaflık.
dilbilgisi tekillik

SINISTER : English Turkish Redhouse

sin.is.tersîn'îstır sıfat netameli; kötü

SINK : English Turkish Redhouse

sinksîngk fiil (sank/sunk, sunk/sunken)
batmak; batırmak.
batmak, mahvolmak; batırmak, mahvetmek.
azalmak; (bir şeyin) değeri azalmak.
(kötü bir şey yapmaya) tenezzül etmek.
(kuyu, maden ocağı v.b.'ni) açmak.
into gitgide (kötü bir şeyin) pençesine düşmek.
konuşma dili in
e (para) harcamak/yatırmak/koymak;
e (emek) harcamak.
in (on) kafasına dank etmek

SINK INTO A CHAIR : English Turkish Redhouse

ir koltuğa çökmek

SINK INTO A DEEP SLEEP : English Turkish Redhouse

derin bir uykuya dalmak