Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
SQUID : English Turkish Redhouse

sjuidskwîd isim kalamar; mürekkepbalığı, supya

SQUINT : English Turkish Redhouse

sjuintskwînt fiil gözlerini kısarak bakmak, kısık gözlerle bakmak; (gözlerini) kısmak

SQUIRE : English Turkish Redhouse

sjuireskwayr isim, İngiliz İngilizcesi (bir köyün veya kırsal bir bölgenin) toprak ağası

SQUIRM : English Turkish Redhouse

sjuirmskwırm fiil kıpırdanmak; kıpır kıpır kıpırdanmak. isim kıpırdanma

SQUIRREL : English Turkish Redhouse

sjuir.relskwır''kı, [İngiliz İngilizcesi] skwîr'ıl isim sincap

SQUIRT : English Turkish Redhouse

sjuirtskwırt fiil fışkırtmak; fışkırmak. isim
fışkırtılan sıvı.
küçük çocuk, küçük

SQUIRT GUN : English Turkish Redhouse

su tabancası

SRI LANKA : English Turkish Redhouse

Sri Lan.kasri läng'kı Sri Lanka

SRI LANKAN : English Turkish Redhouse

Sri Lankalı.
Sri Lanka, Sri Lanka'ya özgü.
Sri Lankalı (kimse)

ST. LUCIE : English Turkish Redhouse

St. Lu.cieseynt lu'si bakınız St. Lucie cherry

ST. LUCIE CHERRY : English Turkish Redhouse

mahlep, kokulukiraz

ST. NICHOLAS : English Turkish Redhouse

Noel Baba

ST. VALENTINE'S DAY : English Turkish Redhouse

(on dört şubata rastlayan) Sevgililer Günü

STAB : English Turkish Redhouse

stabstäb fiil (stabbed, stabbing)
bıçaklamak.
batırmak; saplamak; delmek. isim bakınız make a stab at stab someone in the back

STAB SOMEONE IN THE BACK : English Turkish Redhouse

irini arkadan vurmak, birine kalleşlik etmek

STABILISE : English Turkish Redhouse

sta.bi.lisestey'bılayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız stabilize

STABILITY : English Turkish Redhouse

sta.bil.i.tystıbîl'ıti isim
istikrar.
sağlamlık.
stabilite, sabitlik.
denge

STABILIZATION : English Turkish Redhouse

sta.bi.li.za.tionsteybılızey'şın isim stabilizasyon

STABILIZE : English Turkish Redhouse

sta.bi.lizestey'bılayz fiil stabilize etmek

STABLE : English Turkish Redhouse

sta.blestey'bıl isim ahır

STABLE EQUILIBRIUM : English Turkish Redhouse

kararlı denge

STACCATO : English Turkish Redhouse

stac.ca.tostıka'to zarf, sıfat, müzik staccato, stakkato

STACK : English Turkish Redhouse

stackstäk isim
tınaz, ekin yığını.
çatılmış bir grup (silah), çatı.
(üst üste konulmuş şeylerin oluşturduğu) yığın. fiil
yığmak; istif etmek.
(silah) çatmak

STACK UP : English Turkish Redhouse

konuşma dili
(trafik) tıkanıp durmak.
(işler) gitmek: That's how things stack up today. Bugün işler böyle.
against ile karşılaştırıp sonuç çıkarmak: How does this brand of soap stack up against that one? Bu marka sabun o markaya göre nasıl?

STACKING SWIVEL : English Turkish Redhouse

(tüfekteki) çatı kancası