Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
STAND AS IT WAS : English Turkish Redhouse

olduğu gibi kalmak/durmak

STAND ASIDE : English Turkish Redhouse

kenara çekilmek, yol vermek

STAND AT : English Turkish Redhouse

(ısı v.b.) (belirli bir derecede) olmak: The thermometer stood at 64°C. Termometre 08°C'ı gösteriyordu

STAND AT ATTENTION : English Turkish Redhouse

esas duruşta olmak

STAND BACK : English Turkish Redhouse

çekilmek, kenara çekilmek

STAND BAIL FOR : English Turkish Redhouse

(sanığın) kefaletini yatırmak.
(sanığa) kefil olmak

STAND BEHIND : English Turkish Redhouse

in arkasında durmak.
(bir şeyin) iddia edildiği gibi olduğuna dair garanti vermek.
(birini) bütünüyle desteklemek

STAND BY : English Turkish Redhouse

beklemek; hazır beklemek.
(birini) bırakmamak, terketmemek, (birine) destek olmak; (birine, bir şeye) sadık kalmak.
(kötü bir olaya) seyirci kalmak.
(birinin yakınında) hazır bulunmak

STAND BY ONE'S GUNS : English Turkish Redhouse

amacından hiç şaşmamak; inancından veya fikrinden vazgeçmemek; kararından caymamak

STAND BY ONE'S WORD : English Turkish Redhouse

sözünden dönmemek

STAND CLEAR OF : English Turkish Redhouse

-den uzak durmak, (birinden) uzak kalmak, ile temas etmemeye çalışmak; (bir şeyi) kullanmamak,
den sakınmak

STAND CLOSE EXAMINATION : English Turkish Redhouse

yakından incelemeye gelmek, kurcalamaya gelmek

STAND CORRECTED : English Turkish Redhouse

yanıldığını kabul etmek

STAND DOWN : English Turkish Redhouse

İngiliz İngilizcesi(bulunduğu makama) bir daha aday olmamak

STAND ERECT : English Turkish Redhouse

dik durmak

STAND FAST : English Turkish Redhouse

geri çekilmemek; teslim olmamak; pes etmemek.
inancından veya fikrinden vazgeçmemek; kararından caymamak

STAND FIRM : English Turkish Redhouse

geri çekilmemek; teslim olmamak; pes etmemek.
inancından veya fikrinden vazgeçmemek; kararından caymamak

STAND FOR : English Turkish Redhouse

i simgelemek.
(bir ülkünün) savunucusu olmak.
(tahammül edilemeyecek bir şeye) müsaade etmek, izin vermek

STAND GUARD : English Turkish Redhouse

(korumak veya gözetmek için) nöbet tutmak

STAND HEAD AND SHOULDERS ABOVE : English Turkish Redhouse

-den çok üstün olmak

STAND HIGH WITH : English Turkish Redhouse

(birinin) gözüne girmiş olmak

STAND IDLE : English Turkish Redhouse

(makine) kullanılmamak.
(biri) hiçbir şey yapmadan durmak: Don't qust stand there idle; help us! Orada öyle boş durma; bize yardım et!

STAND IN FOR : English Turkish Redhouse

(birine) vekâlet etmek

STAND IN LINE : English Turkish Redhouse

kuyrukta beklemek

STAND IN SOMEONE'S WAY : English Turkish Redhouse

birine mâni olmak, birine engel olmak, birini engellemek.
birinin yolunu kapamak