English To Turkish
STRUMPET : English Turkish Redhouse
strum.petstr^m'pît isim fahişe, orospu
STRUNG : English Turkish Redhouse
strungstr^ng fiil bakınız string
STRUT : English Turkish Redhouse
strutstr^t fiil (strutted, strutting) kasılarak yürümek. isim
(çatıda) göğüsleme.
kasılarak yürüme
STUB : English Turkish Redhouse
stubst^b isim
kullanılmış bir şeyden kalan parça: cigarette stub sigara izmariti.
koçan: check stub çek koçanı. fiil (stubbed, stubbing) (ayak parmağını) (sert bir şeye) çarparak incitmek
STUB A CIGARETTE OUT : English Turkish Redhouse
sigarayı (bir şeye) bastırarak söndürmek
STUB A CIGARETTE OUT ON : English Turkish Redhouse
sigarayı (bir şeye) bastırarak söndürmek
STUBBLE : English Turkish Redhouse
stub.blest^b'ıl isim
anız (biçilmiş ekinin yerde kalan sapları).
bir veya iki günlük tıraş, tıraştan sonraki bir iki gün içinde uzayan sakal
STUBBORN : English Turkish Redhouse
stub.bornst^b'ırn sıfat inatçı, dik başlı
STUBBORNNESS : English Turkish Redhouse
stub.born.nessisim inatçılık
STUCK : English Turkish Redhouse
stuckst^k fiil bakınız stick
STUCK-UP : English Turkish Redhouse
stuck-upst^k'^p sıfat, konuşma dili burnu havada olan, kendini beğenmiş
STUD : English Turkish Redhouse
studst^d fiil (studded, studding) bakınız be studded with isim
(bina duvarlarının iskeletinde kullanılan) dikme, direk.
iri başlı çivi
STUDENT : English Turkish Redhouse
stu.dentstu'dınt isim öğrenci, talebe
STUDIED : English Turkish Redhouse
stud.iedst^d'id sıfat
iyice düşünülmüş.
önceden prova edilmiş gibi
STUDIO : English Turkish Redhouse
stu.di.ostu'diyo isim stüdyo
STUDIOUS : English Turkish Redhouse
stu.di.ousstu'diyıs sıfat
ders çalışmayı seven; bir konu üzerinde araştırma yapmayı seven.
dikkatli, özenli
STUDY : English Turkish Redhouse
stud.yst^d'i fiil
(ders) çalışmak.
okumak,
.. öğrenimi görmek.
at (bir yerde) eğitim görmek; under (belirli bir hocanın) nezaretinde çalışmak/okumak.
konuşma dili about
i iyice düşünmek
STUDY FOR THE MINISTRY : English Turkish Redhouse
papaz olmak için okumak, papazlık eğitimi görmek
STUDY HALL : English Turkish Redhouse
(ortaokul veya liselerde) çalışma salonu
STUFF : English Turkish Redhouse
stuffst^f isim
madde: What do you call that oily stuff? O yağlı maddenin adı ne?
(belirli bir tipe özgü) karakteristikler.
eşya; bagaq.
konuşma dili yazılar.
argo (belirli bir) davranış: I don't want any funny stuff out of you! Sakın bir tilkilik yapmaya kalkma! No rough stuff! Metazori yok! fiil
(with) (ile) doldurmak.
tahnit etmek.
in
e (bir şey) tıkıştırmak.
up (birinin burnunu) tıkamak; (bir deliği) doldurarak kapatmak, tıkamak
STUFF AND NONSENSE! : English Turkish Redhouse
Ne saçma!
STUFF IT! : English Turkish Redhouse
konuşma diliHaydi oradan!/Zırvalama!
STUFF ONESELF : English Turkish Redhouse
tıkınmak, tıka basa yemek yemek
STUFFING : English Turkish Redhouse
stuff.ingisim
dolgu maddesi, dolgu.
(bir yiyeceğe doldurulan) malzeme; dolma içi
STUFFY : English Turkish Redhouse
stuff.yst^f'i sıfat
havasız.
fazla resmi davranan; fazla resmi, ağır
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani