English To Turkish
SUBMISSION : English Turkish Redhouse
sub.mis.sionsıbmîş'ın isim
arz, arz ediş, sunuş, bildirme.
arzedilen şey, sunulan şey, maruzat; bildirilen görüş.
teslimiyet, boyun eğme
SUBMISSIVE : English Turkish Redhouse
sub.mis.sivesıbmîs'îv sıfat uysal, itaatli, itaatkâr
SUBMISSIVENESS : English Turkish Redhouse
sub.mis.sive.nessisim uysallık
SUBMIT : English Turkish Redhouse
sub.mitsıbmît' fiil (submitted, submitting)
teslim olmak, boyun eğmek.
arzetmek, sunmak, bildirmek, göndermek, vermek.
(fikir) ileri sürmek
SUBORDINATE : English Turkish Redhouse
sub.or.di.natesıbôr'dınît sıfat ( başka bir şeye göre)
den aşağı kalan;
den sonra gelen; daha az önemli olan; başkasının emrinde olan (kimse). isim başkasının emrinde olan kimse
SUBPENA : English Turkish Redhouse
sub.pe.nasıbpi'nı isim, hukuk çağrı, birini mahkemeye çağıran resmi yazı. fiil, hukuk (birini) mahkemeye çağırmak, (birine) mahkeme çağrısı yollamak
SUBPOENA : English Turkish Redhouse
sub.poe.nasıpi'nı isim, hukuk çağrı, birini mahkemeye çağıran resmi yazı. fiil, hukuk (birini) mahkemeye çağırmak, (birine) mahkeme çağrısı yollamak
SUBSCRIBE : English Turkish Redhouse
sub.scribesıbskrayb' fiil
to (dergi, gazete v.b.'ne) abone olmak.
to (bir görüşü) paylaşmak, (bir görüşe) taraftar olmak
SUBSCRIBER : English Turkish Redhouse
sub.scrib.erisim (dergi, gazete veya telefon için) abone
SUBSCRIPTION : English Turkish Redhouse
sub.scrip.tionsıbskrîp'şın isim
abonman, abone olma.
abonman, abonman ücreti
SUBSEQUENT : English Turkish Redhouse
sub.se.juents^b'sıkwınt sıfat sonraki, sonra gelen, (belirli birr olayı) takip eden
SUBSEQUENTLY : English Turkish Redhouse
sub.se.juent.lyzarf sonradan
SUBSERVIENT : English Turkish Redhouse
sub.ser.vi.entsıbsır'viyınt sıfat uşakvari, uşak gibi davranan, fazlasıyla itaatli
SUBSIDE : English Turkish Redhouse
sub.sidesıbsayd' fiil
(fırtına, rüzgâr, yağmur) dinmeye başlamak veya dinmek; (dalgalı deniz) durgunlaşmaya başlamak veya durgunlaşmak.
(öfke, kavga v.b.) bitmeye yüz tutmak veya bitmek.
(talep) azalmak.
(ateş) düşmek.
(selle gelen sular) çekilmeye başlamak, çekilmek.
(toprak) çökmek.
(bina) oturmak, (binada) tasman olmak
SUBSIDIARY : English Turkish Redhouse
sub.sid.i.ar.ysıbsîd'iyeri sıfat yardımcı, ek; ikincil, yan: subsidiary company yan şirket. isim yan kuruluş
SUBSIDISE : English Turkish Redhouse
sub.si.dises^b'sıdayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız subsidize
SUBSIDIZE : English Turkish Redhouse
sub.si.dizes^b'sıdayz fiil
i sübvansiyonla desteklemek.
e para yardımında bulunmak
SUBSIDY : English Turkish Redhouse
sub.si.dys^b'sıdi isim
sübvansiyon; (devlet bütçesinde) tahsisat.
para yardımı
SUBSIST : English Turkish Redhouse
sub.sistsıbsîst' fiil on ile geçinmek; ile yaşamak
SUBSISTENCE : English Turkish Redhouse
sub.sist.encesıbsîs'tıns isim
kendini geçindirme.
birini geçindiren şey; ekmek kapısı; birini kıt kanaat geçindiren şey.
nafaka, geçimlik
SUBSTANCE : English Turkish Redhouse
sub.stances^b'stıns isim
madde.
gerçek, hakikat.
esas, asıl, öz.
asıl anlam.
esaslılık, önem: The speech lacked substance. Konuşmada önemli hiçbir şey yoktu
SUBSTANTIAL : English Turkish Redhouse
sub.stan.tialsıbstän'şıl sıfat
çok doyurucu (yemek).
çok tatmin edici (maaş).
sağlam ve dayanıklı.
büyük.
sağlam, önemli (sebep, kanıt v.b.).
oldukça zengin
SUBSTANTIATE : English Turkish Redhouse
sub.stan.ti.atesıbstän'şiyeyt fiil ispat etmek, kanıtlamak
SUBSTANTIVE : English Turkish Redhouse
sub.stan.tives^b'stıntîv isim, dilbilgisi isim
SUBSTITUTE : English Turkish Redhouse
sub.sti.tutes^b'stıtut isim
(geçici bir süre için) başkasının yerine geçen/konuşan kimse; başkasının görevini yapan kimse; başkasına vekâlet eden kimse, vekil; başkasının yerine geçirilen kimse.
başka bir şeyin yerine kullanılan veya kullanılabilen şey.
yedek öğretmen.
yedek oyuncu. sıfat
(geçici bir süre için) başkasının yerine geçen/çalışan, başkasının görevini yapan; başkasına vekâlet eden; başkasının yerine geçirilmiş.
başka bir şeyin yerine kullanılan veya kullanılabilen. fiil
for (geçici bir süre için) (başkasının) yerine çalışmak; (başkasına) vekâlet etmek;
i (başkasının) yerine çalıştırmak;
i (başkasına) vekâlet ettirmek;
i (başkasının) yerine geçirmek.
for
i (başka bir şeyin) yerine kullanmak.
spor for (yedek oyuncuyu) (başka bir oyuncunun) yerine oynatmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani