Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
TELL ONE'S FORTUNE : English Turkish Redhouse

-in falına bakmak

TELL PEOPLE APART : English Turkish Redhouse

insanları/nesneleri birbirinden ayırt etmek

TELL SOMEONE A THING OR TWO : English Turkish Redhouse

konuşma dilibirini haşlamak, birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek

TELL SOMEONE OFF : English Turkish Redhouse

irini azarlamak/haşlamak

TELL SOMEONE WHERE TO GET OFF : English Turkish Redhouse

konuşma dilibirini haşlamak, birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek

TELL SOMEONE'S FORTUNE : English Turkish Redhouse

irinin falına bakmak

TELL SOMETHING TO SOMEONE STRAIGHT : English Turkish Redhouse

irine bir şeyi hiç sakınmadan söylemek

TELL THE TIME : English Turkish Redhouse

saatin kaç olduğunu anlamak: Can Sırrı tell the time yet? Sırrı şimdi saatin kaç olduğunu anlayabiliyor mu?
(saat) zamanı göstermek: This clock doesn't tell the time very well. Bu saat pek iyi çalışmıyor. I told you so! Sana demedim mi?

TELL THINGS APART : English Turkish Redhouse

insanları/nesneleri birbirinden ayırt etmek

TELL TIME : English Turkish Redhouse

saatin kaç olduğunu anlamak: Can Sırrı tell the time yet? Sırrı şimdi saatin kaç olduğunu anlayabiliyor mu?
(saat) zamanı göstermek: This clock doesn't tell the time very well. Bu saat pek iyi çalışmıyor. I told you so! Sana demedim mi?

TELL WHICH IS WHICH : English Turkish Redhouse

hangisinin hangisi olduğunu ayırt etmek: I couldn't tell which was which. Hangisinin hangisi olduğunu ayırt edemedim

TELLER : English Turkish Redhouse

tell.ertel'ır isim
(bankada) veznedar.
anlatan/söyleyen kimse, anlatıcı

TELLING : English Turkish Redhouse

tell.ingtel'îng sıfat etkili; etkileyici; çarpıcı

TELLTALE : English Turkish Redhouse

tell.taletel'teyl isim başkalarının sırlarını açığa vuran kimse. sıfat durumu veya gerçeği açığa vuran (şey)

TELLY : English Turkish Redhouse

tel.lytel'i isim, İngiliz İngilizcesi, konuşma dili televizyon

TEMERITY : English Turkish Redhouse

te.mer.i.tytımer'ıti isim cüret, ataklık

TEMPER : English Turkish Redhouse

tem.pertem'pır isim
mizaç, huy, tabiat, yaradılış.
menevişleme sonucunda çelikte oluşan sertlik.
(bir maddeyi kıvamına getirmek için eklenen) katkı maddesi

TEMPERAMENT : English Turkish Redhouse

tem.per.a.menttem'pırımınt, tem'prımınt isim mizaç, huy, tabiat, yaradılış

TEMPERAMENTAL : English Turkish Redhouse

tem.per.a.men.taltempırımen'tıl, temprımen'tıl sıfat
kaprisli; saati saatine uymayan.
yaradılıştan gelen: He has a temperamental aversion to such people. Yaradılışı gereği öyle insanlardan hoşlanmaz

TEMPERANCE : English Turkish Redhouse

tem.per.ancetem'pırıns isim
aşırıya gitmeme, aşırılığa kaçmama, ölçüyü aşmama.
hiç içki kullanmama

TEMPERATE : English Turkish Redhouse

tem.per.atetem'pırît sıfat
ılımlı, aşırılığa kaçmayan.
ılıman

TEMPERATE ZONE : English Turkish Redhouse

coğrafyaIlıman Kuşak/Bölge

TEMPERATURE : English Turkish Redhouse

tem.per.a.turetem'pırıçır, tem'prıçır isim
ısı derecesi, derece.
ısı, sıcaklık, hararet.
ateş, yüksek vücut ısısı

TEMPEST : English Turkish Redhouse

tem.pesttem'pîst isim fırtına; bora

TEMPESTUOUS : English Turkish Redhouse

tem.pes.tu.oustempes'çuwıs sıfat fırtınalı