English To Turkish
TEMPLE : English Turkish Redhouse
tem.pletem'pıl isim tapınak, mabet, ibadethane
TEMPO : English Turkish Redhouse
tem.potem'po isim (tempos/tempi)
müzik tempo.
tempo, gidiş
TEMPORAL : English Turkish Redhouse
tem.po.raltem'pırıl sıfat
dünyevi; dini olmayan.
zamana ait
TEMPORARY : English Turkish Redhouse
tem.po.rar.ytem'pıreri sıfat geçici, muvakkat
TEMPORISE : English Turkish Redhouse
tem.po.risetem'pırayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız temporize
TEMPORIZE : English Turkish Redhouse
tem.po.rizetem'pırayz fiil karar vermeyerek vakit kazanmaya çalışmak, savsaklamak
TEMPT : English Turkish Redhouse
tempttempt fiil
(birini) ayartmaya çalışmak, doğru yoldan saptırmaya çalışmak.
birinin kendi nefsiyle mücadele etmesine yol açmak: I'm tempted not to go at all. Şeytan diyor ki hiç gitme./Hiç gitmeyesim geliyor. They were tempted to take the money. Akıllarından parayı almak geçti
TEMPTATION : English Turkish Redhouse
temp.ta.tiontemptey'şın isim
birinin ayartılmasına yol açabilen şey veya kimse, birinin doğru yoldan sapmasına sebep olabilen şey veya kimse.
birini ayartmaya çalışma; birinin ayartılmasına çalışılma
TEMPTING : English Turkish Redhouse
tempt.ingtemp'tîng sıfat çok çekici, çok cazip
TEN : English Turkish Redhouse
tenten sıfat on. isim
on, on rakamı (38, X).
iskambil oyunları onlu
TEN LIRAS EACH : English Turkish Redhouse
tanesi on lira
TEN PAST THREE : English Turkish Redhouse
üçü on geçe
TEN-CENT STORE : English Turkish Redhouse
ucuz eşya satılan mağaza
TENABLE : English Turkish Redhouse
ten.a.bleten'ıbıl sıfat savunulabilir; makul
TENACIOUS : English Turkish Redhouse
te.na.cioustîney'şıs sıfat
bir işin arkasını bırakmayan, bir işten vazgeçmeyen.
çok kuvvetli (bağ)
TENACITY : English Turkish Redhouse
te.nac.i.tytînäs'ıti isim bir işin arkasını bırakmama, bir işten vazgeçmeme, kararlılık
TENANT : English Turkish Redhouse
ten.antten'ınt isim kiracı
TEND : English Turkish Redhouse
tendtend fiil
eğiliminde olmak: He tends to exaggerate. Onun mübalağa etme eğilimi var.
genellikle
e yol açmak: Such measures tend to promote iasures tend to promote inflation. Genellikle böyle önlemler enflasyonu körüklendirir
TENDENCY : English Turkish Redhouse
ten.den.cyten'dınsi isim eğilim, meyil
TENDER : English Turkish Redhouse
ten.derten'dır sıfat
kolaylıkla incinen, hassas, duyarlı.
şefkatli, müşfik, sevecen.
yumuşak, sert olmayan (et, sebze, meyve v.b.)
TENDERFOOT : English Turkish Redhouse
ten.der.footten'dırfût isim (tenderfoots/tenderfeet) acemi çaylak, acemi kimse
TENDERHEARTED : English Turkish Redhouse
ten.der.heart.edten'dırhar'tîd sıfat yufka yürekli
TENDERISE : English Turkish Redhouse
ten.der.iseten'dırayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız tenderize
TENDERIZE : English Turkish Redhouse
ten.der.izeten'dırayz fiil (eti) yumuşatmak
TENDERLOIN : English Turkish Redhouse
ten.der.lointen'dırloyn isim fileto
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani