English To Turkish
UNIVALENT : English Turkish Redhouse
u.ni.va.lentyunıvey'lınt sıfat, kimya tekdeğerli, tekdeğerlikli
UNIVERSAL : English Turkish Redhouse
u.ni.ver.salyunıvır'sıl sıfat
evrensel: universal language evrensel dil.
genel, umumi: universal suffrage genel oy hakkı.
mantık tümel: universal proposition tümel önerme.
üniversal: universal qoint kardan mafsalı/kavraması
UNIVERSAL JOINT : English Turkish Redhouse
otomotivkardan mafsalı
UNIVERSE : English Turkish Redhouse
u.ni.verseyu'nıvırs isim evren, kâinat, âlem, cihan
UNIVERSITY : English Turkish Redhouse
u.ni.ver.si.tyyunıvır'sıti isim üniversite
UNIVERSITY DEGREE : English Turkish Redhouse
yükseköğrenim diploması
UNIVOCAL : English Turkish Redhouse
u.niv.o.calyunîv'ıkıl sıfat, isim tekanlamlı (sözcük)
UNJUST : English Turkish Redhouse
un.just^nc^st' sıfat haksız, adaletsiz
UNJUSTLY : English Turkish Redhouse
un.just.lyzarf haksız olarak
UNKEMPT : English Turkish Redhouse
un.kempt^nkempt' sıfat
taranmamış, dağınık (saç).
derbeder, hırpani
UNKIND : English Turkish Redhouse
un.kind^nkaynd' sıfat kırıcı, incitici, sert: unkind words kırıcı sözler. unkind treatment sert davranış
UNKNOWABLE : English Turkish Redhouse
un.know.a.ble^n.no'wıbıl sıfat bilinemez; bilinemeyen
UNKNOWING : English Turkish Redhouse
un.know.ing^n.no'wîng sıfat habersiz; farkında olmayan
UNKNOWN : English Turkish Redhouse
un.known^n.non' sıfat bilinmeyen, meçhul, yabancı
UNLACE : English Turkish Redhouse
un.lace^nleys' fiil bağlarını/bağcıklarını çözmek/açmak
UNLADYLIKE : English Turkish Redhouse
un.la.dy.like^nley'dilayk sıfat bir hanıma yakışmaz
UNLATCH : English Turkish Redhouse
un.latch^nläç' fiil mandalını açmak, açmak
UNLAWFUL : English Turkish Redhouse
un.law.ful^nlô'fıl sıfat kanunsuz, yolsuz
UNLAWFULLY : English Turkish Redhouse
un.law.ful.lyzarf kanunsuzca
UNLEADED : English Turkish Redhouse
un.lead.ed^nled'îd sıfat kurşunsuz: unleaded gasoline/petrol kurşunsuz benzin
UNLEASH : English Turkish Redhouse
un.leash^nliş' fiil serbest bırakmak, salıvermek
UNLEAVENED : English Turkish Redhouse
un.leav.ened^nlev'ınd sıfat mayasız (hamur, ekmek)
UNLEAVENED BREAD : English Turkish Redhouse
hamursuz
UNLESS : English Turkish Redhouse
un.less^nles' bağlaç
mezse,
medikçe, meğerki: We cannot go unless he comes. Gelmezse gidemeyiz. Unless the government makes cuts in its expenditures inflation will increase. Devlet harcamalarında kesinti yapmadıkça enflasyon yükselecek. You can't catch the bus unless you run. Otobüse yetişemeyeceksin, meğerki koşasın
UNLIKE : English Turkish Redhouse
un.like^nlayk' sıfat birbirine benzemeyen, farklı. edat
den farklı olarak: This painting is unlike his others. Bu resim onun diğer resimlerinden farklı. His Turkish, unlike mine, is excellent. Benimkinin tersine, onun Türkçesi mükemmel
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani