Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
WHITE POPLAR : English Turkish Redhouse

akkavak

WHITE RUSSIA : English Turkish Redhouse

Beyaz Rusya

WHITE SAUCE : English Turkish Redhouse

ahçılıkbeyaz sos

WHITE TIE : English Turkish Redhouse

frakla birlikte takılan beyaz papyon

WHITE-COLLAR : English Turkish Redhouse

white-col.larhwayt'kal'ır sıfat
beyaz yakalı, kol gücü yerine kafa gücünü kullanarak çalışan (kimse).
beyaz yakalılar grubuna ait

WHITE-HOT : English Turkish Redhouse

white-hothwayt'hat' sıfat akkor

WHITEN : English Turkish Redhouse

whit.enhwayt'ın fiil beyazlatmak, ağartmak; beyazlaşmak, ağarmak

WHITENESS : English Turkish Redhouse

white.nessisim beyazlık

WHITETHORN : English Turkish Redhouse

white.thornhwayt'thorn isim alıç

WHITEWASH : English Turkish Redhouse

white.washwhayt'wôş isim
beyaz renkli kireç badana.
konuşma dili hileyle suçlu birini suçsuz gibi gösterme. fiil
i kireç badanayla beyaza boyamak.
konuşma dili hileyle (suçlu birini) suçsuz gibi göstermek

WHITHER : English Turkish Redhouse

whith.erhwîdh'ır zarf, eski nereye: Whither are you going? Nereye gidiyorsun? bağlaç, eski
İsim olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur: She knows whither you go. Nereye gittiğini biliyor.
Sıfat olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur: The place whither they've gone is not far from here. Gittikleri yer buradan uzak değil.
Zarf olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur: Go whither you will. İstediğin yere git

WHITSUNDAY : English Turkish Redhouse

Whit.sun.dayhwît's^n'di isim, Hristiyanlık paskalyadan sonraki yedinci pazar gününe rastlayan bir yortu

WHITTLE : English Turkish Redhouse

whit.tlehwît'ıl fiil
(ağaç veya tahta parçasını) yonta yonta ufaltmak.
(ağaç veya tahta parçasını) yontmak.
away (at) azaltmak

WHITTLE SOMETHING DOWN : English Turkish Redhouse

ir şeyi azaltmak veya ufaltmak

WHIZ : English Turkish Redhouse

whizhwîz fiil (whizzed, whizzing)
(by/past) çok hızlı geçmek, vızır vızır geçmek.
vınlamak: Bullets whizzed past. Kurşunlar vın diye geçiyordu. isim hızla geçen bir şeyin çıkardığı ses, vın sesi

WHIZ KID : English Turkish Redhouse

konuşma diliçok genç yaşta belirli bir konuda uzmanlaşmış kimse

WHIZZ : English Turkish Redhouse

whizzhwîz fiil, isim, İngiliz İngilizcesi bakınız whiz

WHO : English Turkish Redhouse

WHOd'b'lıyu'eyç'o' kısaltma World Health Organization Dünya Sağlık Teşkilatı

WHO EVER ...? : English Turkish Redhouse

Şaşkınlık belirtir: Who ever can this be? Bu kim olabilir Allah aşkına?

WHO'D : English Turkish Redhouse

who'dhud kısaltma
who had.
who would

WHO'LL : English Turkish Redhouse

who'llhul kısaltma
who will.
who shall

WHOA : English Turkish Redhouse

whoahwo ünlem Dur!/Çüş! (Binek hayvanını durdurmak için söylenir.)

WHODUNIT : English Turkish Redhouse

who.dun.ithud^n'ît isim, konuşma dili polisiye roman; dedektif romanı

WHOEVER : English Turkish Redhouse

who.ev.erhuwev'ır zamir
kim/her kim
.. ise: Come out at once whoever you are! Her kim isen hemen ortaya çık! The same punishment will be meted out to whoever else infringes these laws. Bu kanunları başka kim bozarsa aynı cezaya tabi olacak.
konuşma dili bakınızWho ever
..?

WHOLE : English Turkish Redhouse

wholehol sıfat
tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole attention! Tüm dikkatini bana ver! The whole group came. Gruptakilerin tümü geldi.
bütün, tam: Can you knock back a whole bottle? Bütün bir şişeyi devirebilir misin? isim bütün: Two halves make a whole. İki yarım bir bütünü oluşturur