English To Turkish
COMMENDABLENESS : English Turkish
n. övülmeye değer olma, övgüye layık, takdire layık olma, övgüye değerlilik
COMMENDABLY : English Turkish
adv. övgüye değer bir biçimde, övülmeye değer bir şekilde, överek, yakışır bir şekilde
COMMENDATION : English Turkish
n. övgü, takdir; tavsiye; salık verme
COMMENDATORILY : English Turkish
adv. takdire değer bir biçimde, övülmeye değer bir biçimde
COMMENDATORY : English Turkish
adj. öven, metheden, tavsiye eden; salık veren
COMMENDED HIM : English Turkish
onu övdü, onu methetti, ondan övgüyle söz etti, ona iltifat etti
COMMENDING : English Turkish
n. övme
COMMENSAL : English Turkish
n. aynı sofrada yemek yiyen kimse, ortakçı hayvan, komensal hayvan
COMMENSURABILITY : English Turkish
n. aynı birimle ölçülebilme, aynı ölçekle ölçülebilme niteliği, dengeli bir biçimde karşılaştırılabilir olma niteliği
COMMENSURABLE : English Turkish
adj. ölçeği bir olan, aynı ölçekle ölçülebilen
COMMENSURABLY : English Turkish
adv. eşit bir şekilde, aynı ölçü ile ölçülebilen şekilde, karşılaştırılabilir bir biçimde, dengeli bir şekilde
COMMENSURATE : English Turkish
adj. orantılı, oranlı, uygun, eşit
COMMENSURATELY : English Turkish
adv. gerektiği kadar, eşit bir şekilde, orantılı olarak, paralel olarak
COMMENSURATION : English Turkish
n. orantılı olma, eşit ölçü, miktar veya seviyede benzerlik
COMMENT : English Turkish
n. yorum, açıklama; eleştiri; gevezelik, boş lâf
COMMENT : English Turkish
v. yorumlamak, değerlendirmek, eleştirmek, düşüncesini açıklamak
COMMENT OUT : English Turkish
yazılmış bir kodun derleme dışı bırakılması, bir metni programın ona başvurmayacağı şekilde işaretlemek
COMMENTARY : English Turkish
n. yorum, açıklama, eleştiri, tefsir
COMMENTATE : English Turkish
v. değerlendirmek, yorumlamak
COMMENTATION : English Turkish
n. açıklama, yorumlama veya eleştirme eylemi; sergileme
COMMENTATOR : English Turkish
n. yorumcu, maç spikeri, eleştirmen
COMMERCE : English Turkish
n. ticaret, iş, alım satım; ilişki; cinsel ilişki
COMMERCE SECRETARY : English Turkish
n. Ticaret Bakanı, kabinenin Birleşik Devletler'deki ulusal ve uluslararası ticaret ve alışverişten sorumlu üyesi
COMMERCIAL : English Turkish
adj. ticari, mesleki, ticaret yapan; kârlı; reklâm yayını yapan
COMMERCIAL : English Turkish
n. reklâm
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani