Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CONTRAPOSE : English Turkish

v. contrapose, karşı konuma yerleştirmek, karşıt gruplara ayırmak

CONTRAPOSED : English Turkish

adj. contraposed, karşıt, karşı konuma yerleştirilmiş; karşılaştırılan

CONTRAPOSING : English Turkish

n. contraposing, karşı konuma yerleştirme eylemi; karşılaştırma eylemi

CONTRAPOSITION : English Turkish

n. zıtlık, karşıt, kontrast; karşı tarafa veya aleyhine yerleştirme

CONTRAPTION : English Turkish

n. acayip alet, mekanizma

CONTRAPUNTAL : English Turkish

adj. kontrapuan ile ilgili

CONTRAPUNTIST : English Turkish

n. kontrpuan sanat ile uğraşan kimse, kontrpuan alanında uzman olan besteci

CONTRARIAN : English Turkish

n. aykırı, muhalif, çoğunluğun fikrine karşı olan kimse

CONTRARIANT : English Turkish

n. karşı çıkan kimse, ters düşen kimse; muhalif

CONTRARIETY : English Turkish

n. uyuşmazlık, aykırılık, terslik, aksilik, muhalefet

CONTRARILY : English Turkish

adv. aksine, bilâkis, tersine, inatla

CONTRARINESS : English Turkish

n. aksilik, terslik, karşıtlık, inatçılık

CONTRARIWISE : English Turkish

adv. aksine, bilâkis, tersine, aksi yönde

CONTRARIWIZE : English Turkish

adv. aksi yönde, aksine; tersine; huysuz bir biçimde; karşı istikamette

CONTRARY : English Turkish

adj. aksi, karşı, ters, karşıt, muhalif, uymayan, çelişik, dik başlı, inatçı

CONTRARY MOTION : English Turkish

karşı hareket, bir bölümü alçalırken diğer bölümün ses perdesinin yükselmesi (Müzik)

CONTRARY TO : English Turkish

aksine, e karşı olarak, tersine

CONTRARY TO ALL EXPECTATIONS : English Turkish

umulanın aksine, beklenenin aksine, beklentilerin aksine

CONTRARY TO EXPECTATION : English Turkish

eklenenin aksine, beklentilerin aksine, olması farz edilen veya hayal edilenin aksine

CONTRARY TO EXPECTATIONS : English Turkish

eklenenin tersine, umulanın aksine

CONTRARY TO SERVICE REGULATIONS : English Turkish

hizmet nizamnamesinin aksine, resmi talimatlara göre olmayan

CONTRAST : English Turkish

n. kontrast, zıtlık, tezat, çelişki

CONTRAST : English Turkish

v. kontrastı olmak, karşılaştırmak; tezat oluşturmak, çelişmek

CONTRAST MEDIUM : English Turkish

n. kontrast madde, (Tıp) radyografi sırasında yapı görüntülemesini keskinleştirmek için vücudun bir kısmına enjekte edilen radyopak madde

CONTRASTABLE : English Turkish

adj. kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir; ayırt edilebilir