Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CRITICISABLE : English Turkish

adj. eleştirilebilir, eleştirilebilen (ayrıca criticizable)

CRITICISE : English Turkish

v. eleştirmek, yargılamak, iyi ve kötü nitelikler hakkında değerlendirme yapmak (ayrıca criticize olarak da yazılır)

CRITICISER : English Turkish

n. eleştiren kimse, kusur bulan kimse, değer biçen kimse, yargılayan kimse (ayrıca criticizer)

CRITICISING : English Turkish

n. eleştirme

CRITICISM : English Turkish

n. eleştiri, tenkit, kınama

CRITICIZABLE : English Turkish

adj. eleştirilebilir, eleştirilebilen (ayrıca criticisable)

CRITICIZE : English Turkish

v. eleştirmek, kritiğini yapmak, tenkit etmek, kusur bulmak

CRITICIZE MALICIOUSLY : English Turkish

v. çekiştirmek

CRITICIZED HIM : English Turkish

onu eleştirdi, onda kusur buldu, onu kınadı, onun hakkında olumsuz şekilde konuştu

CRITICIZED HIM SEVERELY : English Turkish

onu sert bir biçimde eleştirdi, onu sert bir şekilde azarladı, onun hakkında çok olumsuz yorumlar yaptı

CRITICIZED SEVERELY : English Turkish

sert bir biçimde eleştirdi, hakkında çok olumsuz yorumlar yaptı

CRITICIZER : English Turkish

n. eleştiren kimse, kusur bulan kimse, değer biçen kimse, yargılayan kimse (ayrıca criticiser)

CRITICIZING : English Turkish

n. eleştirme, iyi ve kötü nitelikler hakkında değerlendirme yapma eylemi; yorum yapma; bir kimse veya bir şeyi onaylamadığı belirtme (ayrıca criticising)

CRITIQUE : English Turkish

n. eleştiri yazısı, eleştiri

CRITTER : English Turkish

n. yaratık, varlık, mahluk

CRM : English Turkish

"customer relationship management (müşteri ilişkileri idaresi)", müşterileriyle iyi ilişkiler kurmaya ve devam ettirmeye yardım etmek amacıyla geliştirilen yazılım ve sistemler (her müşteri ile ilgili bilgileri verimli ve akıllı bir şekilde depolar)

CRM : English Turkish

n. "Citizens' Rights Movement (Yurttaş Hakları Hareketi)", tüm yurttaşların eşit haklara sahip olmasını savunan bir hareket, 1973 yılında kurulmuş olan siyasi bir parti

CRO-MAGNON : English Turkish

Kro-maynon insanı, tarih öncesi insanı, çağdaş Beyaz Irkın Avrupa'da bulunmuş bilinen en eski atası

CROAK : English Turkish

n. karamsar kimse; şom ağızlı kimse

CROAK : English Turkish

v. gaklamak, kurbağa gibi ses çıkarmak, vaklamak, karga gibi ötmek, boğuk ses çıkarmak; ölmek, öldürmek; fertiği çekmek

CROAKER : English Turkish

n. şom ağızlı kimse; karamsar kimse, şarlatan

CROAKILY : English Turkish

adv. boğuk bir şekilde, kulağı tırmalayan sesler ile, boğuk sesle, kısık sesle

CROAKINESS : English Turkish

n. boğukluk, kısıklık, rahatsız edici ses, şiddetli ve boğuk olma niteliği

CROAKY : English Turkish

adj. kurbağa gibi, karga gibi, boğuk

CROAT : English Turkish

n. Hırvat, Hırvatistanlı