Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CROATIA : English Turkish

n. hırvatistan

CROATIAN : English Turkish

adj. hırvat

CROC : English Turkish

adj. timsaha ilişkin(resmi olmayan) timsah ile ilgili; timsah derisinden yapılmış

CROC : English Turkish

n. timsah, (resmi olmayan) timsah; (Argo) kuvvetsiz ve çökmüş yaşlı insan; sağılığı kötü olan kimse; (Argo) eski araba veya tekne; saçmalık, zırva (“bugüne kadar duyduğum en büyük saçmalık” cümlesinde olduğu gibi)

CROCHET : English Turkish

n. tığ işi, kroşe

CROCHET : English Turkish

v. tığ ile işlemek, kroşe yapmak

CROCHET HOOK : English Turkish

n. dantel tığı

CROCHET NEEDLE : English Turkish

n. oya iğnesi, tığ

CROCHETER : English Turkish

n. tığ ile ören kimse, kroşe yapan kimse

CROCK : English Turkish

n. sakat, aciz kimse; külüstür araç; yaşlı at; çömlek; güveç; saksı; toprak kap kırığı

CROCK POT : English Turkish

n. yiyeceklerin uzun ve iyi pişmesi için kullanılan tencere, yavaş pişiren elektrikli tencere

CROCK-POT® : English Turkish

n. yavaş pişiren bir elektrikli pişirici markası

CROCKED : English Turkish

adj. kafası iyi olan, sarhoş, kendinden geçmiş (Argo); eli ayağı tutmayan, çökmüş

CROCKERY : English Turkish

n. çanak çömlek

CROCKET : English Turkish

n. crocket, kule ucu veya çatı kenarındaki eğik duvar köşesinde kullanılan kıvrık yapraklı mimari süs

CROCKETT : English Turkish

n. bir soyadı; David "Davy" Crockett (
1836) bir halk kahramanı da olan Amerikalı bir devlet adamı ("The Alamo" muharebesinde öldürüldü); Texas'ta (ABD) bir şehir

CROCKPOT : English Turkish

n. yavaş pişiren bir elektrikli pişirici markası

CROCODILE : English Turkish

n. timsah, krokodil; ikişer ikişer yürüyen öğrenciler

CROCODILE TEARS : English Turkish

sahte gözyaşları

CROCODILIAN : English Turkish

adj. timsaha ilişkin, timsah ile ilgili; timsah derisinden yapılmış

CROCUS : English Turkish

n. safran, çiğdem, demir peroksit

CROCUTA CROCUTA : English Turkish

n. benekli sırtlan, gülen sırtlan, histerik bir insan gülmesine benzeyen kendine has bir uluması olan Afrika yerlisi bir sırtlan

CROESUS : English Turkish

n. para babası, karun

CROFT : English Turkish

n. küçük çiftlik, eve bitişik tarla

CROFTER : English Turkish

n. çiftçi, küçük araziyi işleten çiftçi