Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CROSS : English Turkish

adj. çapraz, çaprazlama, kesişen, karşıt; aksi, kızgın, dargın; hilekâr, düzenbaz

CROSS A BRIDGE WHEN ONE COMES TO IT : English Turkish

v. yersiz yere endişelenmemek, bir durum ile meydana gelmesinden önce değil de meydana geldiği zaman ilgilenmek ve dikkate almak

CROSS A CHECK : English Turkish

çizgili çek düzenlemek, bir çeki sadece çek üzerinde yazılı kişi tarafından paraya çevrilebilecek şekilde işaretlemek

CROSS A CHEQUE : English Turkish

v. çizgili çek düzenlemek, bir çeki sadece çek üzerinde yazılı kişi tarafından paraya çevrilebilecek şekilde işaretlemek

CROSS ACTION : English Turkish

karşı dava

CROSS APPEAL : English Turkish

karşı temyiz talebi

CROSS AT A CROSSWALK : English Turkish

yaya geçidinden geçmek, bu amaç için tasarlanmış olan noktadan bir sokağın karşısına geçmek

CROSS BALL : English Turkish

orta yapmak, topu spor sahasının genişliği boyunca geçirmek (Spor)

CROSS BILL : English Turkish

karşı dava, kendine kaşı atılan bir iddiaya karşı atılan iddia

CROSS CHANNEL : English Turkish

adj. manş denizi'ni aşan

CROSS CHECK : English Turkish

çizgili çek, alıcısı dışında kimsenin paraya çeviremeyeceği şekilde işaretlenmiş olan çek

CROSS CHEQUE : English Turkish

çizgili çek, alıcısı dışında kimsenin paraya çeviremeyeceği şekilde işaretlenmiş olan çek

CROSS EACH OTHER : English Turkish

v. karşılaşmak

CROSS ELASTICITY : English Turkish

çapraz esneklik, başka bir ürünün fiyat değişikliği ile ilgili olarak bir ürün talebindeki değişiklik oranı

CROSS ELASTICITY OF DEMAND : English Turkish

çapraz talep esnekliği, başka bir ürünün fiyat değişikliği ile ilgili olarak bir ürün talebindeki değişiklik oranı

CROSS EXAMINATION : English Turkish

çaprazlama sorgu

CROSS EXAMINE : English Turkish

çaprazlama sorgulamak, sorguya çekmek

CROSS EYED : English Turkish

adj. şaşı

CROSS FERTILIZATION : English Turkish

n. çapraz üreme, hibritleşme, farklı cinsten veya türden iki hayvanı veya bitkiyi melezleme; melezleme (Botanik)

CROSS FERTILIZE : English Turkish

v. çaprazlama döllemek, çapraz üreme eylemi gerçekleştirmek; çapraz üremeye neden olmak

CROSS FIRE : English Turkish

n. Çapraz Ateş, ateşli tartışma ve atışmaların yaşandığı güncel olayların konu edindiği bir ABD televizyonu programı (muhafazakâr bir siyasetçi olan Pat Buchanan tarafından sunulmaktadır)

CROSS FIRE : English Turkish

çapraz ateş, yaylım ateşi, soru yağmuru

CROSS GRAINED : English Turkish

adj. ters damarlı, aksi, huysuz

CROSS HAIR : English Turkish

n. artı işareti, optik aygıtta mercek merkezinden geçen birkaç ince çizgiden biri (referans noktası oluşturan)

CROSS HAIR POINTER : English Turkish

artı işareti göstergesi, artı işareti şeklinde olan imleç