Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CROSS SECTION : English Turkish

enine kesit, tipik örnek

CROSS SHOT : English Turkish

çapraz vuruş, tenis topunu kortun karşı tarafına diyagonal bir şekilde vurmak

CROSS SMB.'S HAND : English Turkish

para vermek (falcıya), rüşvet vermek

CROSS SMB.'S PATH : English Turkish

işine engel olmak, yoluna çıkmak, yolunu kesmek, işini bozmak, isteğine karşı gelmek

CROSS STITCH : English Turkish

kanaviçe işi, etamin işi

CROSS SWORDS : English Turkish

ağız dalaşına girmek, karşı gelmek, çarpışmak, baş kaldırmak; bir düelloda yer almak

CROSS TALK : English Turkish

n. hatların karışması, cızırtı, tartışma, lâf yetiştirme

CROSS THAT BRIDGE WHEN YOU COME TO IT : English Turkish

v. yersiz yere endişelenme, bir durum ile meydana gelmesinden önce değil de meydana geldiği zaman ilgilen ve dikkate al

CROSS THE BAR : English Turkish

cross the bar, ölmek

CROSS THE LINE : English Turkish

çizgiyi aşmak, fazla ileri gitmek, abartmak

CROSS THE PATH OF : English Turkish

zorlaştırmak, direnmek, karşı gelmek, kışkırtmak; rast gelmek

CROSS THE RUBICON : English Turkish

v. dönüşü olmayan bir şey yapmak

CROSS THE STYX : English Turkish

ölmek

CROSS THE T'S : English Turkish

titizlenmek, titizlikle yapmak, okunaklı yazmak

CROSS TRANSLATION : English Turkish

çapraz çeviri, çevirisi yapılmış kelimeyi yeniden kaynak dile çevirmek

CROSS TRUST : English Turkish

çapraz olarak mütevelli olma, bir bankanın başka bir bankaya ait olan vakıf fonuna mütevelli olduğu durum (ve tersine)

CROSS WIND : English Turkish

yan rüzgar, dik açı ile esen rüzgar (uçak, gemi, vs. ’ye doğru)

CROSS-BEARER : English Turkish

cross-bearer, büyük sorumluluk taşıyan kimse

CROSS-BREED : English Turkish

melez, melez cins, kırma, hibrid

CROSS-BREEDING : English Turkish

melezleme, farklı cinslerden veya türlerden olan iki hayvanı veya bitkiyi melezleme

CROSS-CANAL FERRY : English Turkish

kanal üzerinde gelip giden feribot, bir kanal üzerinde ileri geri yolculuk yapan feribot

CROSS-COUNTRY : English Turkish

ülkeyi baştan başa kateden, araziler içinden; bir ülkenin bir ucundan diğer ucuna, bir kıyıdan diğer kıyıya

CROSS-DRESS : English Turkish

cross-dress, genellikle karşı cins tarafından giyilen kıyafetler giymek

CROSS-DRESSER : English Turkish

cross-dresser, genellikle karşı cins tarafından giyilen kıyafetler giymekten hoşlanan kimse

CROSS-DRESSING : English Turkish

n. cross-dressing, genellikle karşı cins tarafından giyilen kıyafetler, travestilik