Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CUTS BOTH WAYS : English Turkish

yararı kadar zararı da var

CUTTER : English Turkish

n. kesici, keski, makasçı, kesme makinesi; kotra, filika; sahil koruma botu [amer.]; montaj asistanı

CUTTER HEAD : English Turkish

n. doğrama ucu, kesme makinesini oluşturan kesici uç (makinalar)

CUTTHROAT : English Turkish

n. katil, cani; tefeci

CUTTHROAT : English Turkish

adj. acımasız, zalim, insafsız, kıyasıya

CUTTHROAT COMPETITION : English Turkish

kıyasıya rekabet

CUTTING : English Turkish

n. kesme, kesim, doğrama; çentik, kertik; kıymık, yonga; yol, yol açma, hafriyat; kupür; kurgu hazırlığı; aşı dalı, çelik

CUTTING : English Turkish

adj. keskin, acı, kesici, sert, dondurucu, iğneleyici, içine işleyen, içe işleyen, kırıcı

CUTTING BACK ON THEIR PROGRAM : English Turkish

program kapsamını azaltmak, proje kapsamını daraltmak, proje bütçesini kısmak

CUTTING BOARD : English Turkish

n. kesme tahtası, doğrama tahtası, et ve sebzelerin doğranabildiği plastik veya ahşap tahta

CUTTING DIE : English Turkish

n. keser zımba, kesme kalıbı

CUTTING DOWN : English Turkish

kesip devirme

CUTTING DOWN ON EXPENSES : English Turkish

masrafları kısmak, masrafları/harcamaları azaltmak

CUTTING EDGE : English Turkish

n. en ileride olma, en öndeki yer, en gelişmiş aşama; keskin nitelik; bıçak ağzı, bıçağın ekin tarafı; dişçiliğe ait el aletinin keskin çalışma açıcı

CUTTING EDGE : English Turkish

n. en ileride olma, en öndeki yer, en gelişmiş aşama; keskin nitelik; bıçak ağzı, bıçağın ekin tarafı; dişçiliğe ait el aletinin keskin çalışma açıcı

CUTTING EDGE : English Turkish

adj. en ileri, modern, güncel, üstün teknoloji

CUTTING FLAME : English Turkish

oksijenle kesme sırasında çıkan yalaz, metal kesmek için kullanılan lehim lambası yalazı

CUTTING IN TWO : English Turkish

ikiye ayırmak, iki ayrı parçaya bölmek

CUTTING NIPPERS : English Turkish

n. kerpeten, keski

CUTTING OFF : English Turkish

kesme, ampütasyon, başını kesme, kesip düşürme; bağlantısızlık, durdurma, kesilme, ayırma

CUTTING OPEN : English Turkish

derinden kesmek, keskin alet ile açmak

CUTTING OUT : English Turkish

kesip çıkarmak, vücudun bir parçası veya dokusunun ameliyatla alınması, vücut dokusu veya parçasının ameliyatla çıkarılması

CUTTING ROOM : English Turkish

n. kurgu odası, (Sinema) filmi yayına hazırlama odası, filmleri veya kayıtların düzenlendiği yer

CUTTING SALARIES : English Turkish

maaşlardan kesmek, maaşları düşürmek, maaşları azaltmak

CUTTING TOOL : English Turkish

kesme aleti, kesmek için kullanılan kesici alet