Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DASENECH : English Turkish

n. Etiyopya'da konuşulan Kuşitik bir dil

DASH : English Turkish

n. hızlı koşma; hücum, saldırı, ataklık; atılganlık; hamle, atılma; darbe, vurma; tire; bir tutam, bir yudum, bir damla; gösteriş; kısa mesafeli koşu

DASH : English Turkish

v. vurmak, çarpmak, karalamak, atmak, savurmak, parçalamak, püskürtmek, fışkırtmak, sıçratmak, yıkmak, cesaretini kırmak, düş kırıklığina uğratmak, dolaştırmak, atılmak, fırlamak, savrulmak, lanet etmek

DASH DOWN : English Turkish

karalamak, çiziktirmek, acele ile yazmak

DASH IT : English Turkish

allah kahretsin, allah belâsını versin

DASH IT ALL : English Turkish

interj. allah belâsını versin

DASH OFF : English Turkish

fırlayıp gitmek, karalamak, acele ile yazmak, çiziktirmek

DASHBOARD : English Turkish

n. gösterge paneli; kontrol paneli; çamurluk

DASHED : English Turkish

adj. berbat, altüst olmuş; kahreden

DASHED : English Turkish

adv. berbat, altüst olmuş, berbat bir şekilde, kahreden

DASHER : English Turkish

n. şık tip, modayı takip eden kimse; kaymak karıştırıcı

DASHI : English Turkish

n. dashi, (Japonca) et suyu veya et suyunda çorba (balıktan veya yosundan yapılan)

DASHIELL : English Turkish

n. bir soyadı

DASHIKI : English Turkish

n. dashiki, gevşek ve açık renkte olan uzun düğmesiz kazak biçimindeki gömlek (genellikle Afrika, Amerika Birleşik Devletleri ve Karayipler’de erkekler tarafından giyilir)

DASHING : English Turkish

adj. canlı; cesur; atak; havalı, şık, gösterişli

DASHINGLY : English Turkish

adv. cesurca, atılganca; havalı bir biçimde

DASHINOMOTO : English Turkish

n. dashinomoto, Japon mutfağında kullanılan kurutulmuş veya toz halinde olan tonbalığı veya deniz yosunu

DASHY : English Turkish

adj. gösterişli, dikkat çekici, göz alıcı, fiyakalı; modaya uygun, son moda, şık; havalı

DASTARD : English Turkish

n. aşağılık kimse, alçak kimse, alçak herif, adi kimse

DASTARDLINESS : English Turkish

n. adilik, alçaklık, hainlik

DASTARDLY : English Turkish

adj. adi, bayağı, alçak; korkak

DAT : English Turkish

digital audio tape (dijital ses kaseti), dijital ses kaydı için kullanılan kaset

DATA : English Turkish

n. data, bilgi, girdi, veri, malumat

DATA ACCESS OBJECTS : English Turkish

Veritabanına Erişim Nesneleri, Microsoft'un veritabanlarına erişimi gerektiren uygulamalarında kullanılan bir program arayüzü, DAO

DATA BANK : English Turkish

veri bankası, bilgi bankası