English To Turkish
BAR OF CHOCOLATE : English Turkish
ir kalıp çikolata, çikolata parçası, bütün bir çikolata
BAR OF LEAD : English Turkish
kurşun kalıbı, kurşun çubuğu, kurşun külçesi, kurşundan yapılan külçe
BAR OF SOAP : English Turkish
sabun kalıbı, sabun külçesi, sabun parçası (su ile kullanılarak temizlik için köpük elde edilen madde)
BAR ONE : English Turkish
prep. biri hariç
BAR OUT : English Turkish
içeri almamak, dışarıda bırakmak
BAR SINISTER : English Turkish
piçlik sembolü, piç olma durumunu gösteren simge
BAR STEEL : English Turkish
n. çubuk çeliği
BAR-CODE READER : English Turkish
arkod okuyucu, çubuk ve numaralarla hazırlanmış kodları okuyan elektronik cihaz
BAR-ILAN UNIVERSITY : English Turkish
Bar-Ilan Üniversitesi, Tel Aviv'de (İsrail) bir üniversite
BAR-KOKHEVA : English Turkish
2'nci yüzyılda Romalılara karşı gerçekleştirilmiş Musevi isyanının lideri
BAR-LEV LINE : English Turkish
Bar-Lev hattı, Altı Gün Savaşı sonrasında Sina yarımadasına döşenmiş mayın sırası
BARABBAS : English Turkish
n. (Yeni Ahit) linç girişimini dindirmek amacıyla İsa Peygamber yerine onun serbest bırakılmasını talep eden Pilate tarafından affedilmiş ayıplı ve kötü ün yapmış bir hırsız
BARACK : English Turkish
n. bir erkek adı; Barack Hussein Obama (1961 doğumlu), Birleşik Devletler'in 44'üncü Başkanı (bu göreve gelen ilk Afrika kökenli Amerikalı)
BARACK HUSSEIN OBAMA : English Turkish
n. Barack Obama (1961 doğumlu), Birleşik Devletler'in 44'üncü Başkanı (bu göreve gelen ilk Afrika kökenli Amerikalı)
BARACK OBAMA : English Turkish
n. Barack Hussein Obama (1961 doğumlu), Birleşik Devletler'in 44'üncü Başkanı (bu göreve gelen ilk Afrika kökenli Amerikalı)
BARAGNOSIS : English Turkish
n. baragnoz, ağırlık değerlendirme yeteneğinin kaybedilmesi
BARAK : English Turkish
n. bir erkek adı (İbranice); Ehud Barak (1942 doğumlu), İsrailli siyasetçi, İsrail'in
2001 yılları arasındaki Başbakanı, İsrail Devleti'nin 14'üncü Genelkurmay Başkanı
BARAM : English Turkish
n. bir erkek adı (İbranice)
BARASH : English Turkish
n. bir kadın adı (İbranice)
BARASHITE : English Turkish
n. Lübnan'da bir köy
BARATHEA : English Turkish
n. ipek ve pamuktan yapılan yumuşak bez, ipek ve yün, tamamen yün
BARATHRUM : English Turkish
n. (Latince) cehennem, boşluk, dipsiz yer, ölüler diyarı; tatminsiz obur kimse, aşırı yiyen kimse
BARAZA : English Turkish
n. (doğu Afrika) halk toplantısı, miting; halk toplantılarının yapıldığı yer, mitinglerin yapıldığı yer
BARB : English Turkish
n. diken, ok ucu; kanca; iğneleyici söz, iğneli söz; sakal [bot., zool.], kuştüyünün bir kılı; mağrip atı
BARBADIAN : English Turkish
n. Barbadoslu, Barbados vatandaşı, Barbados yerlisi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani