English To Turkish
BEARS A HEAVY RESPONSIBILITY : English Turkish
ağır sorumluluk taşıyor, büyük zorunlulukları var, ağır mecburiyetler taşıyor
BEARS FRUIT : English Turkish
meyve verir, ürün verir; sonuç verir
BEARS HIM NO GRUDGE : English Turkish
ona karşı kin gütmüyor, ona karşı kin beslemiyor, ona karşı kan gütmüyor, ona karşı düşmanlık beslemiyor
BEARS INTEREST : English Turkish
faizli, faiz verir, faiz veriyor, belirli bir süre için bir hesaba ilave para sunar
BEARS THE IMPRINT OF : English Turkish
-nın damgasını taşır,
nın mührünü taşıyor, üzerinde
nın damgası var
BEARSKIN : English Turkish
n. ayı postu; kürk başlık [ask.]
BEARWOOD : English Turkish
n. akdiken, yalancı iğde, Birleşik Devletler Pasifik kıyılarına özgü ve pigmentler veren dikenli bir ağaç
BEAST : English Turkish
n. hayvan, canavar, çirkin yaratık; sevimsiz kimse
BEAST OF BURDEN : English Turkish
yük hayvanı
BEAST OF PREY : English Turkish
yırtıcı hayvan
BEAST WITH TWO BACKS : English Turkish
iki sırtlı hayvan, (Argo) seks yapan iki insan (Shakespeare'in "Othello"sundan)
BEASTIE : English Turkish
n. (Gayriresmî) küçük hayvan, küçük yaratık; böcek, küçük böcek
BEASTIE BOYS : English Turkish
ünlü bir Amerikan rock grubu
BEASTLIKE : English Turkish
adj. hayvan gibi, hayvansı, hayvana benzer, hayvan benzeri
BEASTLINESS : English Turkish
n. hayvanlık (Argo), hayvan gibi davranış
BEASTLY : English Turkish
adv. aşırı, müthiş, berbat
BEASTLY : English Turkish
adj. hayvanca, hayvan gibi; çirkin, sevimsiz
BEASTS OF THE FOREST : English Turkish
n. orman hayvanları
BEAT : English Turkish
n. vuruş, atış, darbe, vurma sesi, çarpma; tempo, ritm, ritim, titreşim; serseri; üstünlük, devriye; sürgün avı; haberi önce yayınlama (gazete)
BEAT : English Turkish
v. vurmak, dövmek, çırpmak, dayak atmak, pataklamak, volta vurmak; çalmak (davul); açmak (yol); yenmek, alt etmek (Argo); geçmek; atmak (kalp); yuvasından çıkarmak (av),
BEAT : English Turkish
adj. bitkin, çok yorgun, turşu gibi (Argo); asi
BEAT A CARPET : English Turkish
halı dövmek, halı çırpmak, temizlemek amacıyla halıya vurmak
BEAT A CHARGE : English Turkish
v. cezadan kurtulmak
BEAT A DEAD HORSE : English Turkish
ölü bir ata vurmak, (Argo) gelmiş geçmiş bir işle uğraşmak, halihazırda çözülmüş bir meseleyle uğraşmak; artık sorun vermeyecek bir işle uğraşmak, havanda su dövmek
BEAT A HASTY RETREAT : English Turkish
v. toz olmak, tabanları yağlamak, bir yerden kaçmak, hızla geri çekilmek, çabucak kaçmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani