Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BEAT A PATH : English Turkish

v. yol açmak

BEAT A RECORD : English Turkish

ekor kırmak, rekor egale etmek, en yüksek skoru (veya en hızlı zamanı vs) geçmek

BEAT A RETREAT : English Turkish

geri çekilmek, vazgeçmek

BEAT A TATTOO : English Turkish

n. parmaklarıyla masayı tıkırdatmak

BEAT ABOUT : English Turkish

akınmak, bakmak, aranmak, aramak, aranıp durmak, sıkıntıyla aramak

BEAT ABOUT THE BUSH : English Turkish

in dereden su getirmek, lâfı çevirmek, sözü dolandırmak

BEAT AGAINST THE WIND : English Turkish

v. rüzgâra karşı volta vurmak

BEAT ALL HOLLOW : English Turkish

v. yenmek, ezip geçmek (oyunda)

BEAT AROUND THE BUSH : English Turkish

lafı dolandırmak, bin dereden su getirmek, dolaylı konuşmak, doğrudan konuşmaktan kaçınmak, lafın etrafından dolanmak

BEAT AT THE DOOR : English Turkish

v. kapıyı çalmak

BEAT BACK : English Turkish

geri püskürtmek

BEAT BLACK AND BLUE : English Turkish

evire çevire dövmek, eşek sudan gelinceye kadar dövmek, birini morartana kadar dövmek, aralıksız olarak dayak atmak

BEAT DOWN : English Turkish

yere sermek, bastırmak, vurmak (güneş vb.), düşürmek, fiyat kırmak, bardaktan boşanırcasına yağmak

BEAT DOWN PRICES : English Turkish

fiyatları düşürmek, fiyatları indirmek, malların maliyetlerini indirmek

BEAT EGGS : English Turkish

yumurta çırpmak, yumurta karıştırmak

BEAT FEET : English Turkish

v. (Argo) kaçmak, tabanları yağlamak, tabana kuvvet kaçmak

BEAT GENERATION : English Turkish

Beat Kuşağı, toplumsal geleneği reddetme ve Doğu kültürüne/dinine ilgi duymayla şekillenen İkinci Dünya Savaşı sonrası sanatçılar ve yazarlar kuşağı

BEAT HIM : English Turkish

ona vurdu; onu yendi, onu mağlup etti, ona karşı zafer elde etti

BEAT HIM HANDS DOWN : English Turkish

onu kolayca yendi, onun hakkından geldi, onu büyük bir farkla yendi, onu açık ara mağlup etti

BEAT HIM UP : English Turkish

onu dövdü, ona vurdu, onu patakladı

BEAT IN : English Turkish

alıştırma ve tekrar ile öğretmek

BEAT IT : English Turkish

defolmak, defolup gitmek

BEAT KNOWLEDGE INTO SOMEONE : English Turkish

irine zorla bilgi vermek, birini zorla eğitmek, birinin zorla bilgi sahibi etmek

BEAT OFF : English Turkish

savuşturmak, püskürtmek, defetmek

BEAT ON THE DOOR : English Turkish

v. kapıyı çalmak