English To Turkish
BECAME UNBEARABLE : English Turkish
dayanılmaz oldu, çekilmez oldu, kabul edilemez oldu, katlanılamaz bir hal aldı
BECAME VALID : English Turkish
geçerli oldu, etkili oldu
BECARD : English Turkish
n. Güney Amerika'ya özgü sinekkapan familyasından bir kuş türü
BECAUSE : English Turkish
conj. çünkü, yüzünden, dolayı, diği için
BECAUSE OF : English Turkish
nedeniyle, dolayı
BECAUSE OF THIS : English Turkish
u yüzden, bu nedenle, bundan dolayı
BECHAMEL : English Turkish
n. beşamel, beşamel sosu, beyaz salça, un tereyağı ve sütle yapılan beyaz bir sos
BECHAMEL SAUCE : English Turkish
n. beşamel sosu, beşamel, beyaz salça, un tereyağı ve sütle yapılan beyaz bir sos (soğanla terbiye edilir)
BECHARM : English Turkish
v. cezp etmek, büyülemek, çekmek, gönlünü çelmek; aşka düşürmek, âşık olmasına neden olmak; büyü yapmak, büyülemek, büyünün etkisine sokmak
BECHE DE MER : English Turkish
n. deniz hıyarı
BECK : English Turkish
n. baş işareti, çay, dere, ırmak
BECK : English Turkish
n. baş işareti, komuta, emir; baş ile yapılan işaret; beckon (baş işareti yapmak) kelimesinin kısaltılmış biçimi
BECK AND CALL : English Turkish
v. bir kimsenin her talep ve emrini yerine getirmeye hazır olmak, birinin emrine amade olmak
BECKETT : English Turkish
n. bir soyadı; Samuel Beckett (
1989), İrlandalı oyun yazarı ve romancı, bir Nobel Edebiyat Ödülü sahibi
BECKHAM : English Turkish
n. bir soyadı; batı Oklahoma'da (ABD) bir ilçe; David Beckham (1975 yılında David Robert Joseph Beckham olarak doğdu), İngiliz futbolcu ve Manchester United takımının eski yıldızı (Spice Girls {Baharat Kızlar} yıldızı Victoria Adams ile evlidir)
BECKMANN : English Turkish
n. bir soyadı; Max Beckmann (
1950), Alman bir ekspresyonist ressam ve baskıcı; üç parçalı "Departure (Ayrılış)" eserinin yaratıcısı
BECKON : English Turkish
v. baş işareti yapmak, işaret etmek, işaretle çağırmak
BECKON SMB. IN : English Turkish
v. girmesini işaret etmek
BECKONER : English Turkish
n. işaretçi, işaret yapan, işaret veren, baş işaret yapan, başıyla işaret yapan
BECKONING CAT : English Turkish
n. yalvaran kedi, Maneki Neko, sağ veya sol patisini kaldıran kedi biçiminde Japon iyi şans nazarlığı
BECKONINGLY : English Turkish
adv. yalvararak, dileyerek, rica ederek, çekici bir şekilde
BECKY : English Turkish
n. bir kadın adı (Rebecca'nın kısa biçimi)
BECLOUD : English Turkish
v. bulutlandırmak, karartmak, zorlaştırmak, içinden çıkılmaz hale getirmek
BECLOUDED : English Turkish
adj. bulutlanmış, bulutla kaplı; kafası karışmış, şaşırmış, şaşkına dönmüş
BECN : English Turkish
"Backward Explicit Congestion Notification (Geri Dönüş Tıkanıklığı Bildirimi)"; gönderici aygıtın paket geçişini yavaşlatması veya diğer tıkanıklık giderme işlemlerine başlaması gerektiğini belirtmek amacıyla bir çerçeve aktarma ağı tarafından veri uçbirim donanımına gönderilen bit’ler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani