Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BEERY : English Turkish

adj. bira gibi, bira ile sarhoş olmuş, sarhoş

BEESTINGS : English Turkish

n. ağız (süt), ineğin doğumdan sonraki ilk sütü

BEESWAX : English Turkish

n. balmumu

BEESWING : English Turkish

n. bekletilmiş şarapların üzerinde oluşan ince tabaka

BEET : English Turkish

n. pancar, pancar kökü

BEET GREENS : English Turkish

n. pancar yaprağı

BEET SUGAR : English Turkish

pancar şekeri, sakaroz, şekerpancarı sebzesinden elde edilen şeker

BEET-ROOT SOUP : English Turkish

pancar çorbası, pancar kökü çorbası, pancar köklerinden yapılan çorba

BEETHOVEN : English Turkish

n. Ludwig van Beethoven (
1827), ünlü Alman besteci

BEETHOVEN'S FIFTH SYMPHONY : English Turkish

Beethoven'ın beşinci senfonisi, Ludwig Von Beethoven (18 ve 19'uncu yüzyıl Alman bestecisi) tarafından bestelenen bir senfoni

BEETHOVEN'S NINTH SYMPHONY : English Turkish

Beethoven'ın dokuzuncu senfonisi, Ludwig Von Beethoven (18 ve 19'uncu yüzyıl Alman bestecisi) tarafından bestelenen bir senfoni

BEETLE : English Turkish

v. tokmaklamak, çakmak, kakmak, sarkmak, çıkıntı yapmak

BEETLE : English Turkish

adj. sarkık, sarkan, taşan, çıkıntı yapan

BEETLE : English Turkish

n. böcek, tokmak, tokaç, şahmerdan, çomak

BEETLE BROWED : English Turkish

sarkık kaşlı, çatık kaşlı

BEETLECRUSHERS : English Turkish

n. kocaman ayakkabı

BEETLED : English Turkish

adj. çıkıntı yapılmış, dışa doğru çıkıntılandırılmış

BEETLING : English Turkish

adj. sarkan, sarkık halde duran

BEETROOT : English Turkish

n. pancar, pancar kökü

BEETROOT SUGAR : English Turkish

n. pancar şekeri, sakaroz

BEEVES : English Turkish

n. etler, sığır etleri, kaslar, adaleler, güçler

BEEZER : English Turkish

adj. burun (Argo); mükemmel, harikulade, muhteşem, şahane ((Britanya İngilizcesi)

BEF : English Turkish

"British Expeditionary Forces (İngiliz Yurt Dışı Kuvvetleri)"; Britanya’nın yurt dışında savaşmak için gönderilen silahlı güçleri (özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında)

BEFALL : English Turkish

v. başına gelmek, olmak

BEFIT : English Turkish

v. uygun düşmek, yakışmak, yaraşmak