English To Turkish
BENCHER : English Turkish
n. baro yönetim kurulu üyesi; kıdemsiz parlamento üyesi, avam kamarası üyesi
BENCHMARK : English Turkish
n. kriter, ölçü; deyerlendirilen bilgisayar performansını (bilgisayar), kıyaslama noktası (bilgisayar)
BENCHMARK PROGRAM : English Turkish
değerlendirme programı, ölçme programı, karşılaştırma programı, diğer programların kendisiyle ölçüldüğü program
BENCHMARKING : English Turkish
n. değerlendirme, karşılaştırma, ölçme, kıyaslama, bir şeyin ölçülebildiği veya değerinin biçilebildiği standart (bir rakibin ürünü veya iş uygulamaları gibi)
BEND : English Turkish
n. bükme; kıvırma, kıvrım, dönemeç; viraj; dirsek
BEND : English Turkish
v. eğmek, kıvırmak, bükmek, esnetmek; işe geldiği gibi değiştirmek, oynama yapmak, yönelmek; eğilmek, bükülmek, boyun eğmek, çökmek (diz), kıvrılmak; katlamak, bağlamak (yelken)
BEND BACK : English Turkish
v. geri eğilmek, geriye doğru eğilmek
BEND DOUBLE : English Turkish
v. iki büklüm etmek
BEND DOWN : English Turkish
eğilmek, yere eğilmek, yere doğru eğilmek
BEND FORWARD : English Turkish
öne eğilmek, öne doğru eğilmek
BEND OVER : English Turkish
eğilmek, diğer tarafa eğilmek, diğer tarafa yaslanmak
BEND OVER BACKWARDS : English Turkish
daha fazla önlem almak, aşırı çaba sarf etmek, çok çaba harcamak, çok uğraşmak, elinden geleni yapmak (bir şeyin gerçekleştiğinden emin olmak için)
BEND SOMEONE'S EAR : English Turkish
v. birinin kulağını bükmek, bir iyilik istemek için biriyle uzun süre konuşmak; biriyle bıktırana kadar konuşmak, biriyle aralıksız olarak bıktırana kadar konuşmak
BEND THE KNEE : English Turkish
diz çökmek, boyun eğmek, yola gelmek
BEND THE NECK : English Turkish
teslim olmak, vazgeçmek, bırakmak
BEND TO SOMEONE'S WISHES : English Turkish
irinin taleplerine uymak, itaat etmek, riayet etmek, baş eğmek
BENDABLE : English Turkish
adj. bükülür, eğilir, bükülebilir, eğilebilir, çevrilebilir, döndürülebilir
BENDED : English Turkish
adj. kıvrılmış, bükülmüş
BENDER : English Turkish
n. alem, cümbüş
BENDING : English Turkish
adj. bükme, kıvırma
BENDING : English Turkish
n. eğilme, kıvırma, eğme, esneme
BENDING OVER : English Turkish
çömelme, diz çökme, eğilme, boyun eğme; teslim oma, kendini teslim etme, kabul etme, itaat etme
BENDLET : English Turkish
n. dar kıvrım, dar boğum, boğumcuk; bir kalkanın altıncı bölümünü oluşturan küçük boğum (Armacılık)
BENDY : English Turkish
adj. (Britanya İngilizcesi) kıvrımlı, boğumlu, büklümlü, çok kıvrımı olan; bükülebilir, esnek, eğrilebilir, katlanabilir, yumuşak; dirençli, elastiki, dayanıklı
BENE : English Turkish
n. talep, istek, dua (genellikle Tanrı'ya)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani